Umarım siz çocuklar bu gece eğlenirsiniz ama benim yapmayacağım hiçbir şeyi yapmayın. | Open Subtitles | وأرجو أن تستمتعوا بوقتكم يا شباب، ولا أنصحكم أن تفعلوا ما لن أفعله |
Umarım kendi en üstün ve en kötü TED Talkunuzu dizayn etmek hoşunuza gider. | TED | وأرجو أن تستمعوا بتصميم محادثتكم الأجمل أو الأسواء الخاصة ب تيد. |
Ve Umarım içinizden bazıları gerçekten görmek istediğim bu oyunu gelecek sene yaratmak için ilham almıştır. | TED | وأرجو أن يُلهم بعض منكم للعام القادم لصنع هذا، الذي أريد رؤيته حقاً. |
Ben Deniz Meltemi içiyorum, Umarım ısmarlayabilirsin. | Open Subtitles | سوف أطلب شراب نسيم البحر وأرجو أن تكون قادرا على الدفع |
Umarım sen de faturamı aldığında anlarsın. | Open Subtitles | وأرجو أن تفهم عندما تحصل على مشروع قانون بلدي. |
İkimizin daima iyi bir iş ilişkisi oldu. Umarım bu devam edebilir. | Open Subtitles | أنتِ وأنا لطالما كانت علاقتنا بالعمل رائعة وأرجو أن يستمر هذا |
Kalbim burada kalacak. Umarım yakında ben de ona katılırım. | Open Subtitles | قلبي سيبقى هنا، وأرجو أن ألتحق به قريباً |
Bu... biraz garip bir durum, Umarım çok takılmazsın. Yani şimdiye kadar söylemedim, Sadece... | Open Subtitles | انه نوع ما غريب, وأرجو أن لا تمانع في أن أكون قد قلت لك لا حتى الآن انها مجرد |
Umarım, takımınla tanışmayı istememi sorun etmezsin. | Open Subtitles | وأرجو أن لا مانع لديك في طلب مقابلة فريقك الجديد |
Ve Umarım biliyorsundur herhangi bir şey hakkında tavsiyeye ihtiyacın olduğunda küçük, büyük ne olursa olsun... | Open Subtitles | أنا أمك وأرجو أن تعرفى أنك إن احتجتِ نصيحة كبيرة أو صغيرة لا يهم |
Bak, buraya gelirken yolda oyuncakçıya uğradım. Umarım çocukların çubuk çekmeyi seviyordur. | Open Subtitles | دخلتُ محل ألعاب فى الطريق وأرجو أن يحب الأطفال هذه اللعبة |
Umarım bu yardıma muhtaç, zor döneminizde, teklifimizi kabul edersiniz. | Open Subtitles | وأرجو أن تقبلي مسـاعدتي لك في هذا الوقت الصعب |
Umarım insanlara benim senden ayrıldığımı söylediğime kızmazsın. | Open Subtitles | وأرجو أن لا تمانع، لكنني سوف أقول للناس أنني من أنفصل عنك |
Partiye katılamamamı anlayışla karşılayacağınızı biliyorum ve vedalaşmadan gittiğim için Umarım beni affedersiniz. | Open Subtitles | أعرف أنكما ستتفهمان عدم حضوري للحفلة وأرجو أن تسامحاني على عدم توديعكما |
Ve Umarım sende beni sorulamazsın bunlara bağlı kalarak. | Open Subtitles | وأرجو أن لا تحكمى على على أساس هذا التفاعل |
Aşağıdaki laboratuvarda bir yatak var, Umarım sorun etmezsin. | Open Subtitles | هناك سرير في المختبر في الطابق السفلي، وأرجو أن يلائمك ذلك. |
Seni her zaman çok düşündüm ve Umarım sen de beni çok düşünüyorsundur. | Open Subtitles | كنت دومًا أنظر إليكِ بتقدير وأرجو أن تقدريني أنتِ أيضًا |
Bu, belki bir gün önemseyebileceğiniz bir örnek, ama Umarım böyle bir şeyle karşılaşmazsınız, çünkü, bir gün size kanser olduğunuzu haber veren bir telefon aldığınızı hayal edin. | TED | وهذا مثال على ما قد يهمك يوما ما، وأرجو أن لا يحدث لك ابدأ، لأن تخيل لو بلغك هذا الإتصال ينقل لك هذا الخبر السيئ بانه قد يكون لديك سرطان. |
Umarım şimdi güvenli ve sağlıklı bir yerdedir ve Umarım bu konuşmayı görür ve onun çaresizliğinin ve cesaretinin Kriz Mesajlaşma Hattı'nın doğuşuna ilham verdiğini ve bana her gün ilham vermeye devam ettiğini öğrenir. | TED | وأرجو أن تكون بمكان ما آمنة وفي صحة جيدة، وآمل أن تشاهد هذه المحادثة وأن تعلم أن يأسها وشجاعتها قد ألهمانا لإنشاء خط مساعدة في حالة الأزمة وألهمتني خلال كل يوم. |
diyebiliriz. Yapabileceğimize inanıyorum ve Umarım yapacağız. | TED | أعتقد أنه يمكننا، وأرجو أن نفعل ذلك. |