Bana silah doğrulttu. Bir hamle yaptım ve adam düştü. Sana anlattım. | Open Subtitles | كان لديه سلاح موجه إلي فابتعدت عنه وأصابه , لقد أخبرت بذلك |
Karıncanın beyni, beyni etkileyen ve intihara da neden olan bir parazit tarafından ele geçirilmiş. | TED | طفيلي إختطف دماغ النملة وأصابه مما حمل النملة أن تسلك سلوك إنتحاري. |
O sırada babam anlamadı ve lösemiye yakalandı | TED | لكن أبي لم يرد الاعتراف بذلك حينها، وأصابه سرطان الدم، |
Kutuları boşaltırken, üstten bir kutu düşmüş ve omzuna çarpmış. | Open Subtitles | حينما كانوا يُفرغون الشحنة، سقط صندوق من كومة وأصابه في الكتف. |
Sinir sistemi yüksek alarm hâline geçer, ve daimi bir panik ve paranoya içinde olursun. | Open Subtitles | إذا كان الجهاز العصبي للمرء مُتنبه بالكامل وأصابه حالة مستمرة من الذعر وجنون العظمة |
Ona doğru yavaşça ilerledi sarhoştu çünkü ve onu ciğerinden vurup öldürdü. | Open Subtitles | تحرك إلى هناك ببطىء شديد ... ... لأنه كان ثملاً وأصابه في كبده |
Ona doğru yavaşça ilerledi sarhoştu çünkü ve onu ciğerinden vurup öldürdü. | Open Subtitles | تحرك إلى هناك ببطىء شديد ... ... لأنه كان ثملاً وأصابه في كبده |
Daha sonra annesi öldü, ve o tamamen bir çöküş yaşadı. | Open Subtitles | ثم توفت أمه، وأصابه إنهيار تام. |
- Eğer Drill'i Henry ile kapattıysan ve ona bir şey olursa seni asla affetmem. | Open Subtitles | - إذا قمت بحجز دريل بالداخل مع هنري وأصابه شيء ما |
Salak herif silahını Profesöre veriyor profesör de Williams'a doğrultuyor Williams silahı profesörün elinden alıyor ve onu vuruyor tam da malın mülkün oradan. | Open Subtitles | أعطى هذا الغبي سلاحه إلى الأستاذ (الذي صوبه على (ويليامز ثم أخذ (ويليامز) المسدس من الأستاذ وأصابه |
Biri arabayla yaklaşmış ve onu vurmuş. | Open Subtitles | شخص ما فقط قاد من قبل وأصابه |
Alnından vurmuş, kafatasını parçalamış Calut da yere düşmüş ve ölmüş. | Open Subtitles | وأصابه في جبهته فكسر جمجمته وسقط (جولاياث) ميتاً |