Tıpkı Peygamber ve onunla birlikte Mekke'den Medine'ye göç eden yoldaşları gibi. | Open Subtitles | كالرسول وأصحابه الذين هاجروا معه من مكة الى المدينة |
Ölüm döşeğindeyken, ve etrafında bir çok kişi oturuyorken, özellikle de yakın dostları ve ailesi ordayken, herkesin susmasını istedi. | Open Subtitles | وعندما كان على فراش الموت محاط بأهل بيته وأصحابه خاصة |
1942'den beri Hans ve arkadaşları Yahudilerin saklanmaları için yerler buldular. | Open Subtitles | منذ عام 1942 هانز وأصحابه يساعدون اليهود لإيجاد الملاذ وبالعادة يكونوا زبائنه الخاصون |
Küçük kardeşim ve onun arkadaşlarını ağırlamak bana saf mutluluktan başka bir şey vermez.. | Open Subtitles | إيواء أخي وأصحابه لا يبعت داخلي سوى بهجة العطاء |
İşte bu Rakita ve arkadaşlarının beklediği an. | Open Subtitles | إنَّها اللحظة التي كان ينتظرها راكتيكا وأصحابه. |
Küçük Jason ve arkadaşlarına beni rahat bırakmalarını söyler misin? | Open Subtitles | أيمكنك أن تقولي " لجيسون" الصغير وأصحابه أن يتركونني وشأني؟ |
Bir baba, genç oğlu ve onun 5 arkadaşına ön bahçede ve kaldırımda oynamayı kesmelerini ve ödevlerini bitirip yatmaları için evlerine gitmelerini söylemek için evinden dışarı çıktı. | TED | خرج الأب من منزله ليخبر ابنه المراهق وأصحابه الخمسة أن يتوقفوا عن اللعب بعنف في الساحة الآمامية والشارع، وآن يعودوا لمنازلهم، وينهوا واجبات المدرسة، ويستعدوا للنوم. |
Guy Perkins ve onun yaban sıçanları. | Open Subtitles | غاي بركنز وأصحابه المدهشين |
General, korkarım Farrokh ve ekibi kodları ellerine geçirdi. | Open Subtitles | ياقائد, نحن متأسفون لأخبارك بأن (فاروق) وأصحابه بحوزتهم الشفرة |
Stanford ve L.A.'da partiler, milyoner olan arkadaşları. | Open Subtitles | (والحفلات في (ستافورد) نزولا إلى (لوس انجلوس وأصحابه الذين أصبحوا من أصحاب الملايين |
O ve arkadaşları olurdu sadece. | Open Subtitles | كان يرحل هو وأصحابه فقط |