Bunlar gazdan devler, üzerinde canlıların tutunabileceği sert bir yüzeyi bile yok, çoğu da etrafında döndüğü yıldıza çok yakın olduğundan sıcaklık öldürücü. | Open Subtitles | هذه عمالقة غازيّة بلا سطح صلب لإيواء حياة. وأغلبهم قريبون جداً من نجومهم حيث ستكون الحرارة قاتلة. |
60 misafirim var, çoğu da seni arıyor. | Open Subtitles | عندي ستون ضيفا هنا وأغلبهم يبحثون عنك |
çoğu da benden oldukça gençler. | TED | وأغلبهم أصغر مني سنا، أيضا. |
Çoğu New England'dan olmak üzere birçoğu askerliklerinin bitişiyle, evlerine döndüler. | Open Subtitles | أكثرهم ذهبوا إلى بيوتهم بعد تسجل أسمائهم، وأغلبهم من "إنكلترا" الجديدة |
Hepsi Wesen'di ve birçoğu | Open Subtitles | جميعهم كانوا من الفيسن, وأغلبهم |
Bu projelere katılan 60,000 insan var ve Çoğunun da teknik özgeçmişi yok. | TED | يوجد 60 ألف شخص يشتركون بهذه المشروعات، وأغلبهم لا يملكون خلفية تقنية. |
Bunların %80'inden fazlası düşük veya orta gelirli ülkeler ve Çoğunun tedaviye erişimi yok. | TED | وأكثر من 80 بالمائة هم من بلدان متوسطة ومنخفضة الدخل، وأغلبهم لا يستطيعون الحصول على خـدمات الرعايـة الصحية للسـمع. |
Bir sonraki saat içinde, Atlantis'te 10 kişiden az insan olacak, bir çoğu da sadece bilimadamları. | Open Subtitles | خلال الساعة التالية سيكون هناك أقل من 10 أشخاص في (أتلانتيس) وأغلبهم سيكونون من العلماء |
Üstelik birçoğu kullanmıyor. | TED | وأغلبهم لا يفعلون ذلك. |
Bana verdiğin listenin, uh, Michael'ın arkadaşlarının olduğu şu liste, birçoğu okuldan uzaktaydı ve... | Open Subtitles | راجعت قائمة أصدقاء (مايكل) التي أعطيتنيها وأغلبهم بعيدون بمدارسهم |
birçoğu kış gelmeden ölmüş olacak. | Open Subtitles | وأغلبهم سيموتون بحلول الشتاء |
Çoğunun, tam anlamıyla değersiz olduklarını söylemek isterdim. | Open Subtitles | أريد أن أقول أنهم أناس بسطاء وأغلبهم |
Çoğunun uyuşturucu tacirleri ile bağlantıları vardır. | Open Subtitles | وأغلبهم لهم إتصال مع محتكري المخدرات. |