Muhtemelen şimdiye kadar yazılmış ilk ve belki de tek en çok satan ekonomi kitabı olabilir. | TED | وهو أفضل الكتب وأكثرها مبيعًا بين التي كتبت يومًا عن الاقتصاد. |
İlk ve en açık sebebi biz onlardan öyle yapmalarını istiyoruz. | TED | حسنًا، أول سبب وأكثرها وضوحًا... هو لأنه هذا ما نطلبه منهم. |
Yapılan olağanüstü yenilikleri birlikte gördük, ve çoğu bu odadan geliyor. Polis tahmin analizleri ile meşgul oluyor. | TED | رأينا أمثلة هنا لإبداع هائل، وأكثرها نبع من هذه القاعة، الشرطة تعمل في اتجاه التحليل الإستنبائي. |
Bu Antarktika'ya bir yolculuk, bir keşifti, dünyadaki en soğuk, en rüzgârlı, en kuru ve en yüksek rakımlı kıtaya. | TED | كانت رحلةً أو بعثة إلى أنتركتيكا أبرد قارة على وجه الأرض وأكثرها جفافًا وريحًا وارتفاعًا. |
Çünkü, bazı en iyi ve en insancıl tıbbın hastaları insan olmayan doktorlar tarafından uygulandığı ortada. | TED | لأنه يتضح أن بعض أفضل الأدوية وأكثرها إنسانية يقوم به الأطباء الذين يكون مرضاهم ليسوا بشراً. |
Asteroidler bizim en eski ve sayıca en fazla olan kozmik komşumuzdur. | TED | تعتبر الكويكبات من أقدم جيراننا الكونية وأكثرها عددًا. |
İşin, o kitapçıya girip en iyi ve en kârlı kitabı bulmadan çıkmamak. | TED | عملك هو دخول تلك المكتبة ولا تعود حتى تجد أفضل الكتب وأكثرها ربحًا هناك |
Bilim kurgu ayrıca siyasi yazı tarzının en etkili ve en önemli biçimlerindendir. | TED | الخيال العلمي أحد أعظم أشكال الكتابة السياسية وأكثرها تأثيرًا. |
Fakat saldırılar, tarihteki en büyük ve en karmaşık deniz savaşına neden olacaktı. | Open Subtitles | لكن الأجتياح فجر واحدة من أكبر الأنتصارات البحرية فى التاريخ وأكثرها تعقيداً |
Dünya üzerindeki en hızlı ve en sofistike savaş uçağını uçuracaksınız. | Open Subtitles | أيها الرائد سوف تقود أسرع الطائرت الحربية وأكثرها تطوراً على وجه الأرض |
Fakat en zorlu çekimin gerçekleşmesi 4 ayrı film ekibi Fransız bir yatçı ve Savunma Bakanlığı'nın işbirliği ile mümkün olabildi. | Open Subtitles | لكن أصعب اللقطات وأكثرها طموحاً تضمّنت أربع فرق للفيلم صاحب يخت فرنسي شهير ووزارة الدفاع |
Derinlerde, okyanusların en büyük ve saldırgan denizyıldızlarından biri yaşar. | Open Subtitles | يخرج من الأعماق إحدى أضخم نجوم البحر وأكثرها عدوانية في المحيط. |
Şanslıyız ki her yerde ipuçları var ve en önemli olanı hemen başımızın üzerinde duruyor. | Open Subtitles | . لحسن الحظ الأدلة في كل مكان . وأكثرها أهميه فوق رؤوسنا تماماً |
Yangın çıkartıcı bir gereç üretmenin en etkili ve basit yollarından birisi ilk iş olarak alüminyum ile alçıyı karıştırmaktır. | Open Subtitles | من أسهل الطرق وأكثرها فاعلية لصنع جهاز حارق تبدأ بخلط مسحوق الألمونيوم مع بعض الجص |
İtalya'nın başkenti Roma ülkenin en büyük ve en kalabalık şehridir ayrıca 2,7 milyondan fazla insan yaşar. | Open Subtitles | روماهيعاصمةايطاليا وأكبر المدن مساحة وأكثرها سكاناً ويوجد بداخلها أكثر من 2.7 مليون مقيم |
Dünyada çok nadir bulunur ve en zehirli olanıdır. | Open Subtitles | واحد من أندر العقارب في العالم وأكثرها سماً |
Kül bulutu, Britanya ve Avrupa semalarında yayıldıkça uçakların dünyanın en aktif havalimanlarında mahsur kalmasına yol açıyor. | Open Subtitles | مما ترك الاف الطائرات تختنق في مدرجات أكبر المطارات وأكثرها ازدحاماً |
Orkideler, dünyada çiçek açan ilk bitkiler arasındaydı ve bugün de onlar en çeşitli bitki türü. | Open Subtitles | زهرة السحلبية كانت من أولى أنواع الزهور التي ظهرت على الأرض وأكثرها تنوعاً |
Evrendeki en basit ve en yaygın atom hidrojendir. | Open Subtitles | أصغر الذرات وأكثرها وفرة في الكون هي ذرة الهيدروجين |
Senin hayatının en heyacan verici gecesi ve benimkinin en sıkıcı gecesi gibi. | Open Subtitles | وكأنها أكثر الليالي إثارة لكِ وأكثرها مللاً بالنسبة لي |