Babası yine kaçtı. annesi hafta sonu için şehir dışına çıktı. | Open Subtitles | والدها هرب ثانية , وأمها تقضى العطلات فى المدينة بعيداً عنها |
Annesine söyledi. annesi bana bağırdı ben de kızıma bağırdım, ve evden kaçtı. | Open Subtitles | و قامت بإخبار أمها, وأمها صرخت بي وأنا صرخت بإبنتي , فهربت ابنتي |
Bir kız ve annesi 1303 numaralı dairede yaşıyor. Kimseyi yanlarında istemiyorlar. | Open Subtitles | ثمة فتاة وأمها تقطنان الشقة 1303 لا يريدان لأحد أن يشاركهما الشقة |
annesiyle beraber onu bir sürü uzmana götürdük. | Open Subtitles | أنا وأمها أخذناها إلى العديد من الأخصائيين |
Ve onun da annesi karides pişirirmiş ve onun da annesinin annesi karides pişirirmiş. | Open Subtitles | وأمها كانت تطهو الجمبرى وجدته كانت تطهو الجمبرى أيضاً |
Gerçekten üzgün olduğum tek konu, kızımı ve annesini utandırmamdır. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أنا آسف لأجله هو إحراج ابنتي وأمها |
ve sakin olmalıdır ve annesi ya da babası ya da büyükleri tarafından alınan kararları hiç hoşuna gitmese bile kabul etmelidir. | TED | من المفروض أن تكون صامتة وأن تفبل قرارات أبيها وأمها وقرارت الأكبر منها سنًا، حتى لو لم تعجبها. |
Babası Theon, başarılı bir Yunan matematikçi ve astronomuydu; annesi ise bilinmiyor. | TED | وكان أبوها، ثيون، صاحب منجزات في الرياضيات الإغريقية، وعالم فلك؛ وأمها غير معروفة. |
Annem ve annemin annesi bana hediye bıraktılar. | Open Subtitles | أمي تمتعت بالموهبة, وأمها كذلك. كان لكل منهما الموهبة. |
annesi ve babası, cesedini ağaca asılı bulmuş. - İçi dışına çıkmış. | Open Subtitles | أبوها وأمها وجدوها معلقة على شجرة مجاورة للبيت بالخارج |
Tüm bu skandallardan ve... iflastan sonra karım ve annesi en doğrusunun buraya taşınmamız... olduğuna karar verdiler. | Open Subtitles | لذا بعد الفضيحة التابعة وإلافلاس وإلاحراج زوجتي وأمها قررا بانه من الافضل ان ننتقل الى هنا |
Karımın annesi ve ben buraya taşınmanın en dogru yol olduğuna karar verdik. | Open Subtitles | زوجتي وأمها قررا بانه من الافضل ان ننتقل الى هنا |
Kız bir arkadaşıylaydı ve annesi Ben Franklin Parkına yakın oturuyor. | Open Subtitles | فتاة كانت مع صديقة لها وأمها في شارع بن فرانكلن |
Görünen o ki babası onu lanet olsaı kötü yönde kullanmış, ve annesi onu durdumamış ya da durduramamış. | Open Subtitles | ويبدو بأن أباها كان يسيئ معاملتها بشدة وأمها لم تكن تستطع أو لم ترد إيقافه |
Kız kardeşi Gimade ve annesi Akawo hala onu arıyordu. | Open Subtitles | إن أختها جيماد وأمها اكاو مازالتا تبحثان عنها |
Ama annesiyle onda dinleme geni eksik. | Open Subtitles | أعتقد بأنها وأمها تفتقدان إلى حس الإستماع |
Liz'in annesiyle birkaç yıl önce boşandık ve onun için bu dönem çok zor oldu. | Open Subtitles | أنا وأمها تركنا بعضنا منذ بضع سنوات وهذا كان صعب جداً عليها |
Unutma, bu buluşma Clair, kızkardeşi ve annesinin savaş baltalarını gömüp birbirlerini yeniden keşfetmeleri için bir fırsat olacak. | Open Subtitles | أذكر إن هذا تعلمته كلير من أختها وأمها حتى يستطيعوا فتح قلبوبهم |
Ben onun ve annesinin zırıltısını dinlerdim. | Open Subtitles | تعودت الجلوس، والإستماع إليها وأمها الثرثارة |
Kız arkadaşı ve annesini öldürmekle suçlandığını söylemiştin. | Open Subtitles | لقد قلت أنه مدان بسبب قتله لحبيبته وأمها |
Ama Bayan Satterthwaite'ın Alman spa merkezinde oldukça toparlandığını bilmelisin, ve ben, bir veya iki gün içinde Sylvia ve annesini getirmeye gidiyorum. | Open Subtitles | لكنك يجب أن تعرف بأن السيدة ساتيرثويت تتعافى كثير في منتجعها الصحي الألماني وأنا اتوقع أن أذهب أكثر في يوم أو يومين لجلب سيلفيا وأمها إلى البيت |
Clary ve annesini de yemeğe çağırmalıyız. | Open Subtitles | وكنت أفكر في دعوة "كلاري" وأمها على العشاء. |