ve ayrıca biz geri gelmek yoksa Elders aramak zorunda. | Open Subtitles | وأنه يجب عليكِ أن تنادي الشيوخ في حال لم نعد |
Adamlarına bunu Section 20'nin yaptığını ve babanın ölümünün intikamının alınması gerektiğini söyle. | Open Subtitles | أخبر جماعتك أن القسم 20 فعلوا هذا وأنه يجب الإنتقام من وفاة والدك |
Ben orada bir anayasal düzen olduğuna inanırım .beyzbol sahasında ise kanun yoktur ve bunu vurucular belirler. | Open Subtitles | وأنه يجب تعديل الدستور لحظر العشب الصناعى واللاعب الضارب المحدد. |
Sovyetler Birliği'nin dünya ölçeğinde yayılma isteğinde olduğu ve frenlenmek zorunda olduğuna dair 8000 kelimelik bir kehanet. | Open Subtitles | أصبحت بمثابة نبوءة من 8،000 كلمة تتنبأ بمزاج الاتحاد السوفيتي للتوسع ،في جميع أنحاء العالم وأنه يجب العمل على احتوائه |
Bir müşteriyi ortada bırakmanın profesyonelce olmadığını biliyorum ve kişisel heveslerinizin işinizin önüne geçmesine izin vermemelisiniz, ama... | Open Subtitles | لاحظت الآن أنه من اللامهني أن أترك عميلاً وأنه يجب ألا أترك الرغبات الشخصية تعيق عملي |
Hırsız cezasını ister bulsun ister bulmasın tek isteği parasını almak ve her yolu denemeye hazır. | Open Subtitles | يبلغني عن السرقة وأنه يجب معاقبة السارق كُل ما يريده هو أن يسترجع المال بأي ثمن |
Üçüncü aşamada olduğumu ve hemen kemoterapiye başlamam gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | قالت أن المرض في المرحلة الثالثة وأنه يجب علي أن أبدأ العلاج الكيميائي فوراً |
O zaman, Leo'ya fikrini değiştirdiğini ve evde olması gerektiğini söyle. | Open Subtitles | أخبرها بأنك غيّرت رأيك وأنه يجب أن يبقى في منزله |
Ona, benim iyi olduğumu ve seni rahat bırakmasını söyleyeceğim. | Open Subtitles | سأقول له أنني بخير وأنه يجب أن يدعك وشأنك |
Şimdi aile için ne kadar önemli olduğumu ve güçlerimizi birleştirmemiz gerektiğini mi söyleyeceksin? | Open Subtitles | حان وقت إخباري كم أنا مهم بالنسبة للعائلة وأنه يجب علينا توحيد قوانا |
Ama giyimlerine ve vücut dillerine baktım ve müdürüme bunların düzgün çiftler olmadığını ve mekandan kovmamız gerektiğini söyledim. | Open Subtitles | ولكن نظرة واحدة على ملابسهم وتصرفاتهم وقلت للمدير أنّهم ليسوا أشخاصا محترمين وأنه يجب أن يطلب منهم المغادرة |
Babam sürekli kimsenin seçmeyeceğini ve başka bir iş bakmam gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | وكان والدي يخبرني دائماً أنه لا يوجد أي شخص سوف يقوم بتمثيلي وأنه يجب علي الحصول على وظيفة أخرى |
Olabildiğince çok sayıda insanı, geri çekmeye karar verdi ve öyle de yaptı. | Open Subtitles | وأنه يجب سحب جميع القوات التى كانت قبالة (الراين) بالفعل، وهو ما حدث |
Dedi ki, hikayenin giriş kısmını geçemiyormuşsun ve sonunu öğrenene kadar birine anlatmak için beklemeliymişsin,.. | Open Subtitles | قال إنك لا تستطيع أن تفهم سوى بداية القصة الآن... وأنه يجب عليك أن تنتظر حتى تعرف النهاية... |
Onu çok seviyorum ve sonsuza kadar beraber olalım istiyorum. | Open Subtitles | بأني أحبها وأنه يجب أن نكون معا للأبد |
Ona her şeyin bir hata olduğunu ve evine dönmesini söyle. | Open Subtitles | أخبرهُ) أنَّ الأمر كلَّهُ مجرّد خطئ وأنه يجب عليه الذهاب للمنزل |
Mahkeme, Siyah Tepeler'in kanunsuz olarak alındığını ve faiziyle birlikte ilk halka arz değerinin Siu Milleti'ne ödenmesi gerektiğini ifade etti. Siyah Tepeler'in karşılığı olarak | TED | المحكمة أصدرت حكمها أن "التلال السوداء" قد أُخذت غصبا وأنه يجب دفع سعر الأرض الأصلي زيادة على فوائد التأخير لأمة الـ "سو" كدفعة للـ "تلال السوداء" |
İşin bir mevzuat kısmı var ve ortaklarımızla işbirliği yaparak, her şeyin doğru bir şekilde ve sorumluluk altında yürüdüğünden emin olmamız gerek. Ayrıca bağımsız risk değerlendirmeleri yapmamız lazım; tüm bu süreçlerin yanlış ellere düşmediğinden emin olmak için. | TED | لذلك هناك الجانب التنظيمي، وعلينا أن نتشارك مع منظمينا ونتأكد من أن كل ما نقوم به يتم بشكل صحيح، ويتم بشكل مسؤول وأنه يجب علينا أيضا أن نقوم بتقييمات المخاطر المستقلة، للتأكد من أن جميع هذه العمليات لا تقع في الأيدي الخطأ. |
Bay Brigance'ın kıt hukuk deneyimi bile ona öğretmiş olmalıdır ki... ben vali seçilmedim, henüz... ve kendisi kefalet talep etmek zorundadır. | Open Subtitles | يجب أن يعرف السيد (بريجانس) بالرغم من خبرته القانونية الضئيلة أنه لم يتم انتخابي حاكما.بعد وأنه يجب عليه تقديم طلب للإفراج بكفالة |
Evrakları gördüğünüzü ve Allison'u arayıp ikiniz için bir randevu ayarlamamı söyledi. | Open Subtitles | وأنه يجب أن أحدد موعداً مع (أليسون) -لكما أنتما الأثنان |