Yeni anıların oluşumunda rol alan gen ifadelerinde de bir artış görülür. | TED | وأن هناك تعبيرات جينية أكثر معروفة بكونها تتدخل في تكوين الذاكرات الجديدة. |
Kongre Salonu'na giriş yetkisi olan herkesin bir listesi olmalı. | Open Subtitles | لابد وأن هناك قائمة بكل من لديه تصريح مرور للقاعة |
Uzun zaman boyunca, anlamın oralarda bir yerlerde olduğunu muhteşem bir gerçeğin bulunmayı beklediğini sandım. | TED | ولوقت طويل، كنت أظن أن المعنى موجود هناك، وأن هناك حقيقة عظمى تنتظر من يجليها. |
Fakat mesele şu; bu manyaklık öyle derin yerleşmiş ki benim gibi iyi niyetli insanlar bile bunun bir parçası olduğumuzu fark etmiyor. | TED | المشكلة أن هذا الهوس متجذر لدينا، وأن هناك أصحاب نية طيبة مثلي لا يدركون أنهم جزء من هذه المنظومة |
Gerçek olan ise cinsiyetin değişkenliğidir ki bu da erkekten kadına bütün bir süreçte kesişmektedir. | TED | وأن هناك في الواقع سيولة جنسية التي تنتقل تماما من حيز الذكورة إلى الأنثوية |
Birinin bir madene girip bu mikrofon için bakır aldığını ki böylece son teşekkürümü edebileyim ve bu teşekkür sizin için. | TED | وأن هناك شخص دخل إلى المنجم، ليجلب لنا النحاس الموجود في هذا المايكرفون. لكي أتوجه إليكم بالشكر، فشكرًا لكم. |
İçimizde aklımızın alamayacağı bir şey var. | TED | وأن هناك شيء ما بداخلنا خارج عن نطاق فهمنا |
Hayvanlar dünyasının fiziksel bağlantılı olduğunu ve insana özgü çok çok özel bir şeyler olduğunu düşünen bir sürü insan var | TED | هناك الكثيرون الذين يعتقدون ان عالم الحيوان مكان صعب دخوله وأن هناك شيء مميز جدا جدا بخصوص الإنسان. |
bir anne arkadaşlar tarafından korunup kollanacak çok çalışkan arkadaşlar tarafından ve iyi bir aktör, gerçek yeteneğin geçen yıllarla asla azalmayacağını fark etmiş olacak. | Open Subtitles | وأن هناك أما سيعتني بها أصدقاؤها وأصدقاء كادحين وأن هناك ممثلا قد أدرك |
Yalnız, suyun yönünü değiştirirseniz bir miktar su kaybınız olacaktır. | Open Subtitles | عندما تحوّل الماء، لابد وأن هناك بعض التسرب. |
Vadiye su verdiklerini ve bu yüzden bir miktar su kaybı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | يقول بأن هناك ريّ في فالي، وأن هناك دائماً بعض التسريب. |
bir açıklaması olmalı. Dadı onu okuldan aldı mı? | Open Subtitles | لابد وأن هناك تفسيراً ما، هل أخذتها المربية؟ |
Yani, tek bir kök sistemine sahip tek bir dev organizma olduğu bulundu. | Open Subtitles | وأن هناك خلية واحدة ضخمة متصلة بنفس الجذور |
Bu konuda yapabileceğim bir şey olmalı! | Open Subtitles | لابد وأن هناك شيئاً يمكنني فعله حيال ذلك |
Bunun bir nedeni olmalıydı, fakat Del? | Open Subtitles | وأن هناك سبب ما لحدوث ذلك لكن أن تتزوجي ديل ؟ |
İnsan bir şeye karar veriyorsa bu kararın arkasında bir sebep vardır. | Open Subtitles | عندما يقرر الإنسان شئ ما لابد وأن هناك سبب لهذا القرار |
Görünüşe göre oraya ulaşmak için burada bir çeşit mekanizma var. | Open Subtitles | يبدو وأن هناك نوع من الآليات لوصولها من الخارج |
Gördüğümün gerçek olup olmadığını anlamak için bir yol olmalı. | Open Subtitles | لا بدّ وأن هناك طريقة لمعرفة بأن الذي رأيته حقاً حدث |
- Mutlaka bir şeyler olmalı. - Oh piç herif. | Open Subtitles | لابد وأن هناك شيئا بينهما _ إصمت ايها الأحمق _ |