Bir adamla bir kadın birbirlerini görüp beğenince birbirlerine koşmalıdırlar, bam! | Open Subtitles | عندما يتقابل رجل وإمرأة ويحبوا بعضهم البعض يجب أن يعيشوا سوياً , هكذا |
Bir adamla bir kadın birbirlerini görüp beğenince birbirlerine koşmalıdırlar, bam! | Open Subtitles | عندما يتقابل رجل وإمرأة ويحبوا بعضهم البعض يجب أن يعيشوا سوياً , هكذا |
Biliyorsunuz, Paris Antlaşması'nın hükümlerine ve Lousiane Kazanımlarına göre bir erkek ve kadının yasal olarak evli sayılmaları için bir beyan imzalamaları gerekir. | Open Subtitles | كما تعرف ووفقا لقوانين معاهدة باريس وشراء ولاية أريزونا كل رجل وإمرأة يلتزما عند الزواج القانوني بالتوقيع على إعلان |
Iban'da, bir erkek peşpeşe beş gecenin sabahında aynı kadınla uyanırsa, nişanlanmış olurlar. | Open Subtitles | "في " إبان إذا رجل وإمرأة أستيقظوا سويا خمسة ليالي علي التوالي يكونوا مخطوبين |
Bu sayede, Almanya Caritas ile birlikte 3 yıllık bir projeye start verdim, ve 30 Afgan kadın ve erkek eğittik, ve Kabil'de 15 rehberlik merkezi açtık. | TED | وبفضل ذلك .. استطعت أن أبدأ مشروع مدته 3 سنوات ودربت 30 رجلاً وإمرأة أفغانية وقمنا بإنشاء 15 مركز إستشارة في كابول |
Görgü tanığı, yüzlerini görmemiş ama arabada, erkek ve kadın gördüğünü söylemiş. | Open Subtitles | الشهود لم يروا أية وجوه، لكن قالوا كان هناك رجل وإمرأة في السيارة |
Unutma, akıllı, güçlü, güzel, bağımsız bir kadınsın. | Open Subtitles | وإليزابيث تتذكّرُ أنت ذكية وقوية وجميلة وإمرأة مستقلة |
Seni ve bir kadını vestiyer dolabından çıkarken gördüm. | Open Subtitles | رأيتك وإمرأة تخرجا من خزانة المعاطف |
Bir zamanlar zengindim... güçlüydüm... ve güzel bir kadın beni seviyordu. | Open Subtitles | يوماً ما، كان لدي ثروة وسلطة وإمرأة جميلـة |
Bir eşek, bir kadın ve bir kamburla taşıyamaz, bunu. | Open Subtitles | إنه لا يستطيع نقل كل هذه الكمية بواسطة حمار وإمرأة وسنام فوق ظهره |
Ağaçlar sanki bir erkek ve bir kadın gibi. Erkek, kadını dansa davet ediyor. | Open Subtitles | والشجرتين تبدوان كرجل وإمرأة الرجل يطلب المراة للرقص |
Yanınızda, tıbbi yardıma ihtiyacı olan yaralı bir adam ve hamile bir kadın olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أنا أدرك أن هناك شاب جريح وإمرأة حامل بالتأكيد يحتاجون إلى عناية طبية |
Bu cinayetlerden birisi de bugün Doğu Yakasındaki dairelerinde ölü bulunan bir adam ile hamile kadının öldürülmesi olayı. | Open Subtitles | منها مقتل رجل وإمرأة حامل في شقتهما بالقطاع الشرقي ألكسيا كروز من قيادة الشرطة |
Bir adam ve kadının günden güne katlandıkları şeyler hakkında. | Open Subtitles | إنها عن رجل وإمرأة يمران بأشياء يوماً بعد يوم |
Bugün burada, birbirlerinde gerçek arkadaşlığı bulan aşktan ilham alan bir adam ve kadının yeni bir aile oluşuna şahitlik etmek için bulunuyoruz. | Open Subtitles | نحن هُنا اليوم لنشهد على بداية عائلة جديدة مُستلهمة من حب رجل وإمرأة ، الذين وجدوا في بعضهم البعض ، صديقهم الحق |
Beyaz bir kadınla, beyaz bir erkek aradığımızı biliyoruz. Bir çift bunlar. | Open Subtitles | نعلم أننا نبحث عن رجل وإمرأة بيض، زوجان |
- CANLI bir kadınla erkek üç bankayı birden soydu. | Open Subtitles | بواسطة رجل وإمرأة مجهولين |
Tüm ekipler, 30 yaşlarında beyaz bir kadın ve erkek aranıyor. | Open Subtitles | جميع الوحدات نحن نبحث نحن رجل وإمرأة قوقازيون في الثلاثين |
Golf giysisi giyen ve kadın giysileri giyen... | Open Subtitles | اربعة منهم في ثياب الجولف وإمرأة |
Artık yerle bir olmuş durumda. 42 erkek ve kadın hayatını kaybetmiş. | Open Subtitles | إثنى وأربعون" رجلا وإمرأة قتلوا في الحادث " |
Geleceği parlak, yetenekli, alımlı bir kadınsın sen. | Open Subtitles | أعني، من الواضع أنكِ ذكية موهوبة، وإمرأة شابة جميلة |
Seni ve bir kadını vestiyerden çıkarken gördüm... | Open Subtitles | رأيتك وإمرأة تخرجون من خزانة المعاطف |
Aslında... bu gezegendeki yukarıdaki en güçlü anahtar oyuncularla beraber en alttaki hayatlardaki her erkeğe, kadına ve çocuğa ulaşıyor. | Open Subtitles | الذي قد يهبط لحياة كل رجل وإمرأة وطفل على هذا الكوكب |