Bu pornografinin şantaj yalanı olduğu çok açık. | Open Subtitles | وهذا هو بالضبط ما معنى ذلك التصوير الإباحي، وابتزاز الأكاذيب |
Cohen'in adamlarını vurdurttu meclis üyelerine sistematik şantaj yaptı Susan Lefferts, Pierce Patchett, Sid Hudgens ve Vincennes'i öldürttü. | Open Subtitles | وهذا ما يشمل اغتيال معاوني ميكاي كوهين وابتزاز جميع الرسميين واغتيال سوزان لفرتز وبيرس باتشت وسيد هادغنز |
Biz de Ray ile Reynolds Metal'in yöneticisine şantaj yapacağız. | Open Subtitles | لذلك لي وراي وابتزاز هذا التنفيذية من رينولدز المعادن. |
Sen ve Shelby kendi adayınıza uyuşturucu vermek ve şantaj yapmak için anlaşmıştınız | Open Subtitles | أنت وشيلبي تآمرتما على تخدير وابتزاز مرشحكما |
Dolandırıcılık, kanunsuzluk, aldatıcı ticaret ve şantaj. | Open Subtitles | احتيال وعدم عدالة وممارسات تجارية خادعة وابتزاز |
Kameraya kaydettiğini anladın ve hafıza kartını çalarak diğer erkeklere şantaj yapabileceğini düşündün ve eve girdin. | Open Subtitles | اكتشفت أنها تسجل جلساتها وحسبت أن بوسعك سرقة البطاقة التخزينية وابتزاز رجل آخر، لأنك مفلس |
Evet, Küçük Paul'u öldürüp ve Reggie'ye ayrılması için şantaj yaptıktan sonra. | Open Subtitles | أجل بعد قتل " بول " وابتزاز " ريجي " للتنحي |
Ama yine de Kun cinayetiyle ve Hong Kong milyonerinin yeğenine şantaj ile alakalı olma ihtimali var. | Open Subtitles | ومع ذلك, ربما لهم صلة في مقتل الأخ "كون" وابتزاز المليونير في هونغ كونغ |
Birileri senin filmini çekebilir, ve onunla şantaj yapabilir. | Open Subtitles | شخص قد الفيلم الذي وابتزاز لك معها. |
Para koparmaya çalışıyorlar ve prodüksiyona şantaj yapıyorlar. | Open Subtitles | ويحاول نشره وابتزاز الانتاج |