ويكيبيديا

    "واجبها" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • görevi
        
    • görevini
        
    • görev
        
    • ödevine
        
    • Onun işi
        
    • ev ödevini
        
    • ödev
        
    • Ödevini
        
    • vazifesini
        
    En önemli görevi Vesta ateşi, yani bakire aile tanrıçasının yanında gece nöbeti tutmaktı. TED واجبها الأهم هو أن تُبقي عينها متيقظة على شعلة فيستا، إلهة الموقد العذراء.
    Bir yerlerden , her bir Alman kadının Fuhrer'e bir çocuk doğurup sunması gerektiğini okumuş ve bunun kendisinin görevi olduğunu düşünmüş Open Subtitles لقد قرأت أن كل مرأة ألمانية يجب أن تقدم طفلاً للفوهرر تعتقد أنه واجبها
    Diğerlerine olan görevini yerine getirmek için nelerden vazgeçti acaba? Open Subtitles من يعرف أن عليها أن تستسلم لإنجاز واجبها إلى الآخرين؟
    Evet. Çok güzel olmayabilir lâkin görevini layığıyla yerine getirdi. Open Subtitles أجل، لقد كانت بعيدة عن الجمال ولكنها أدت واجبها على أكمل وجه.
    Beni ortadan kaldırmanın Hristiyanlığının getirdiği bir görev olduğuna karar verdi. Open Subtitles لقد قرّرت بأنه واجبها المسيحي أن تقضي عليّ
    Sonra görüşürüz. Cordelia dersten önce tarih ödevine bakmamı rica etti. Open Subtitles سوف أراكم ياشباب لاحقاً , (كورديليا) طلبت مني أن أنظر لها في واجبها المنزلي قبل الفصل
    Onun işi NCIS'i korumak. Gel buraya, otur. Open Subtitles من واجبها أن تحمي الشعبة تعال واجلس
    Dawn'un ev ödevini evde yapması gerektiğini. Open Subtitles أعتقد بأن داون عليها عمل واجبها بمفردها في المنزل
    Müvekkilinizin bir Amerikalı olarak teröristleri ayıklamamızda yardımcı olma görevi var. Open Subtitles موكلتك يفرض عليها واجبها كأميركية بمساعدتنا على التخلص من الارهابيين
    Onları artık kabul etmediğini, onların sahte olduklarını ve devletin barışı koruma görevi olduğundan bir suçu olmadığını belirten falan filan. Open Subtitles و أنك ترفضهم الان و أنها زائفه و أن لا تلوم الدولة في أداء واجبها لمنع هذا السلام إلخ..
    görevi kocasının işleriyle ilgilenmek olan bir eş görüyorum. Open Subtitles أرى زوجة من واجبها أن تبدي إهتماماً بعمل زوجها
    Her birinin kendine özgü bir görevi var. Open Subtitles كل شخص عليه واجبه الخاص أو واجبها الخاص
    Başka bir kadın da görevini yerine getirmede sorun yaşıyordu. Open Subtitles بالوقت الحالي, امرأة أخرى كانت تراودها المشاكل وهي تحاول تخطي واجبها - هل الساعة 8:
    Ve Washington'un dünyayı koruma görevini yerine getiremediğini düşünüyorlar. Open Subtitles " وأنهم يعتقدون أن " واشنطون أهملت في واجبها لحماية الكوكب
    Kadın yaptığında ise, görevini yapmış oluyor. Open Subtitles عندما تطبخ المراة .. فهذا واجبها
    görev başında öldürülmüş gibi görünmesinden emin olman gerek çete çapraz ateşi, ya da onun gibi bir şey. Open Subtitles عليكِ التأكد من أنها ماتت وهي تؤدي واجبها كتبادل اطلاق النار لعصابة أو شيئاً من هذا القبيل
    Şey.. bu bizim aile geleneğimiz ve bir görev... 500 yıldır. Open Subtitles حسناً، هذا تلقيد عائلتنا ...و واجبها منذ خمسمائة عام
    ödevine çalışmış kadınları severim. Open Subtitles أحب المرأة التي تؤدي واجبها
    Onun işi objektif olmak. Open Subtitles ان من واجبها ان تقوم بالمساواة بيننا
    KeIso, Jackie ev ödevini cumartesi günü yapıyor. Open Subtitles كيلسوا جاكي تحل واجبها في ليله السبت
    Kız kardeşin ödev yapmak için arkadaşına gitti. Open Subtitles لبيت صديقتها لتنهي واجبها المنزلي
    Diyelim çocuğunuzun matematik Ödevini daha iyi yapmasına yardım etmek istiyorsunuz. TED فلنفترض أنك تريد مساعدة ابنتك على إنجاز واجبها المنزلي بشكل أفضل.
    Çünkü Seçilmişlerin bir üyesi olarak kutsal vazifesini terk etti. Open Subtitles لأنها تخلّت عن واجبها المقدس المتمثّل بكونها إحدى الأصفياء.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد