Trajik bir şeyler çal, Ton Ton. | Open Subtitles | ديك نهاري واحد مِنْ المشي، قادم , منفضة ريش. |
Her okuldan bir öğrencinin bizimle gelmesini istedi. | Open Subtitles | يُريدُ طالب عسكري واحد مِنْ كُلّ أكاديمية للذِهاب مَعنا |
Bütün parmaklarını bir seferde ısırıp koparacağım. | Open Subtitles | سَأَقْضمُ كُلّ واحد مِنْ هذه الأصابع الصغيرة، بِانفراد. |
Hıristiyan okulundaki bir öğretmenin de bir şekilde havası olmalı. | Open Subtitles | حقاً؟ حتى واحد مِنْ معلّمِ عِلْمِ اللآهوت يُمْكِنُ أَنْ يُسْمَحَ للذِهاب. |
Kaliforniya'daki kızıl ağaç ormanlarından biri, dünyanın en uzun üç ağacını barındırır. | Open Subtitles | هذا واحد مِنْ بساتينِ الخشب الأحمر في كاليفورنيا تَحتوي على ثلاث مِنْ الأشجارِ الأطولِ على الأرضِ. |
Bu da bir kova buzlu su demek, o kadarını söyleyeyim! | Open Subtitles | وذلك واحد مِنْ سطلِ الماء المبردِ، دعْني أُخبرُك. |
Tek bir kanıt bile bulamayacağınıza bahse girerim. | Open Subtitles | أَتحدّاك للإيجاد واحد مِنْ نفايةِ الدليلِ بأنّ هناك غدرَ هنا. |
Yüzünün bir tarafı parçalanmış adam da orada durmuş "Adamdan Sayılmayan Kurban" diyor. | Open Subtitles | واحد مِنْ جانبِ وجهِها حُطّمَ. والرجل فقط وَقفَ هناك وهو يَذْهبُ، ' لا بشرَ تَضمّنَ. |
Göğün bir ucundan diğerine kadar kaydı. | Open Subtitles | هو فقط خطّطَ مِنْ واحد مِنْ نهايةِ السماءِ إلى الآخرينِ. |
Dur bir dakika. | Open Subtitles | إسبوع واحد مِنْ إستشارة وهذا ماذا تَجيءُ به؟ |
Bu onun sadece bir yüzü. | Open Subtitles | أنا بخير مدرك ذلك فقط واحد مِنْ جانبِها. |
Mutfağa gitmiştim, kendime bir dilim pasta lamak için. | Open Subtitles | دَخلتُ المطبخَ للحُصُول لنفسي واحد مِنْ الكعكةِ. |
Bana gereken tek bir vuruş, ve hemen ardından kendime geleceğim. | Open Subtitles | كُلّه تقديرات تحوّل جيدُ واحد مِنْ المضربِ، وأَنا ظهرُ صحيحُ في هذا. |
bir erkek ve bir kadın arasında sadece bu tür bir ilişki mi olur? | Open Subtitles | هناك نوعِ واحد مِنْ العلاقةِ بين رجل و إمرأة؟ |
bir erkek ve bir kadın arasında sadece bu tür bir ilişki mi olur? | Open Subtitles | هناك نوعِ واحد مِنْ العلاقةِ بين رجل و إمرأة؟ |
Sterillik. Türümüzden sadece bir nesil daha yaşayabilecekti.M | Open Subtitles | فقط جيل واحد مِنْ نوعِنا يُمْكِنُ أَنْ يَبْقى |
Sizinle veya eski hayatından başka biriyle temasa geçmek için yapacağı herhangi bir girişim konumlarını tehlikeye atabilir. | Open Subtitles | أيّ محاولة يَجْعلُ لتَحديد مكانك أَو أي واحد مِنْ حياتِه القديمةِ يُمْكِنُ أَنْ يُساومَ موقعَه. |
bir tek bayan ayakkabısı, 37 numara, gümüş rengi. | Open Subtitles | واحد مِنْ زوجِ أحذيةِ الإمرأةِ، حجم 7، فضة. |
Entellektüel elit bir kesimin ve dünya bankerlerinin kuracağı bir çok uluslu egemenlik, geçtiğimiz çağlarda gördüğümüz tek uluslu oluşumlardan daha caziptir. -David Rockefeller, Dışilişkiler Üyesi | Open Subtitles | مصرف واحد، جيش واحد، واحد مِنْ مركزِ القوَّةِ. |
Şu halkaların her biri öldürdükleri bir zavallı piçi simgeliyor. | Open Subtitles | كل واحد مِنْ تلك الحلقاتِ تُفتَرضُ إلى مثّلْ بَعْض اللقيطِ الفقيرِ قُتِلوا. |
Turistler de bu batıklara dalış yapmaya gelirler ve bu Karayipler'in dünyanın en önemli tatil beldelerinden biri olmasında etkili olur. | Open Subtitles | يأتي السيّاحَ للغوص في الحطامِ , الذي يُساعدُ لجَعْل الكاريبيِ واحد مِنْ وجهات عطلات العالمَ العلياَ. |