100 metre kalınlığındaki buz birdenbire eriyerek büyük bir vadi oluşturdu. | Open Subtitles | لقد أذاب 300 قدم من الثلج في طريقه، مشكلاً وادٍ عميق. |
Rayların yanındaki gelişmemiş bir vadi ve kıyı şeridindeki ana yol birkaç holding tarafından satın alındı. | Open Subtitles | وادٍ عاديّ بجانب السكّة و تمّ شراء الطريق الساحليّ السريع من طرف عدّة شركات قابضة |
Orta California dev bir vadi gibidir. | Open Subtitles | معظم وسط كاليفورنيا هي وادٍ كبير |
Böyle bir vadide... bir ağaçta, bin farklı canlı türü yaşayabilir. | Open Subtitles | ،في وادٍ كهذا قد يتواجد زهاء 1000 نوعٍ مختلفٍ من الأشجار |
(Kilisede yankılanan silah sesi) Veya bir vadide. | TED | (صدى الطلق الناري في الكنيسة) أو في وادٍ. |
Yüksek bir vadiye ulaştığımızda, Onlara sürpriz haberi verdim, o gece konaklanacak kulübe ya da otel ayarlanmamıştı. | TED | وعندما وصلنا إلى وادٍ مرتفع، فاجأتهم بإخبارهم عن عدم وجود أي كوخ أو أي فندق محجوز لهذه الليلة. |
Bir dağı geç, derin vadiye ulaş. | Open Subtitles | تعبرين جبل واحد ، ثم تصلين إلى وادٍ سحيق |
Ama bir vadinin içinde, yani kablosuz bağlantı çok uygun değil. | Open Subtitles | لكنه في وادٍ لذا الإتصال اللاسلكي ليس مثاليا. |
Yok. Etrafımızı dağlar sarıyor, vadinin en dibindeyiz. | Open Subtitles | لا, نحن محاصرون بالجبال ونحن نقع في نهاية وادٍ |
Ve biz hala Norveç'te bir vadi hakkında tartışıyoruz! | Open Subtitles | ونحن نتجادل حول وادٍ في النرويج |
Ke Lan'ın Derin vadi'deki yankısı üzerine kurulmuştur. | Open Subtitles | (يرتكز على قصة (كي لان: صدىً في وادٍ عميق Based on Ke Lan's ECHO in the Deep Valley |
- Şu tarafta bir vadi var. | Open Subtitles | هنالك وادٍ في ذلك الطريق |
Morumsu taşları olan bir vadi. | Open Subtitles | وادٍ به صخور أرجوانية |
Hiçbir vadi o kadar derin değil. | Open Subtitles | -لا وادٍ منخفض" " |
(vadide yankılanan silah sesi) Yani yankı bize dinleyici ve sesin asıl kaynağı arasındaki mesafe hakkında bir sürü bilgi verir. | TED | (صدى الطلق الناري في وادٍ) بالتالي، الصّدى يعطينا الكثير من المعلومات عن المسافة بين المستمع ومنبع الصوت الأصلي. |
Annie'nin kaynağına göre uzak bir vadide saklanıyor olabilir ama durum oldukça değişken. | Open Subtitles | وفقا لمصدر (آني)،مِن المُحتمل أن يكون مُختبئًا في وادٍ بعيد لكن الوضع مضطرب للغاية |
Peki, bunu yaparsam, Bir vadiye temiz su ve elektriği kesti Milyonlarca insanın dolu, ve binlerce ölebilir. | Open Subtitles | حسن، وإذا قمت بها فسنقطع المياه والكهرباء عن وادٍ مليء بملايين من الناس، والألاف منهم قد يموتون |
Kızı bir buzdolabına kapatırsınız onu bir vadiye atarsınız ve sen ve balın bodrumunuza dönüp "bağla beni" oynamaya devam edersiniz. | Open Subtitles | أنت حبستها بإحكام داخل الثلاجة و رميت بها في وادٍ صغير منحدر و عدت أنت و حبيبك للعبة " قيدني بشدة" في القبو |
Tobby'le birlikte bir vadinin kenarına düştük. | Open Subtitles | لقد سقطتُ أنا و(توبي) في وادٍ. |