Pazar günü ninem iyi hissetmiyordu, hastaneye gitmek zorunda kaldık. | Open Subtitles | الأحد، عند الفجر، شعرت جدتي بالتعب، واضطررنا للذهاب للمستشـفي بسـرعة. |
Sokaktaki ışıklar içeriyi aydınlatıyordu ve güvenlik görevlisi tutmak zorunda kaldık. | TED | حيث الأضواء ساطعة في الخارج واضطررنا لتعيين حارس أمن وما إلى ذلك |
Yoğun sis yüzünden aramayı tehir etmek zorunda kaldık. | Open Subtitles | كان الضباب كثيفاً واضطررنا إلى إلغاء البحث |
Öyle telaşlanmıştı ki onu, arkasından çekmek zorunda kaldık. | Open Subtitles | بالطبع لن تستطيعي، لأنه .. كان مضطرب جداً واضطررنا أن نصوره من الخلف |
O akşam, birkaç kamyon geldi, ve geri kalan yaklaşık üç yüz kadar cesedi kamyonlara yüklemek zorunda kaldık. | Open Subtitles | جاءت شاحنات تلك الليلة واضطررنا لتحميل باقي الجثث في الشاحنات قرابة 300 جثة |
İçeriden kalp masajı yapmak ve kalp içi epinefrin vermek zorunda kaldık. | Open Subtitles | واضطررنا لإعادة التمسيد الداخلي للقلب، وأعطينيها إيبنفرين داخل القلب، |
Ben de onları durdurdum elmayı ağzından parçalayıp çıkarmak zorunda kaldık. | Open Subtitles | لذا فقد جعلتهم يتوقفون واضطررنا لتقطيع التفاحة في فمه |
Ama onun yerine görgü tanıkları vardı ve konağı boşaltmak için bir SEAL ekibi göndermek zorunda kaldık. | Open Subtitles | عوضَ ذلك كان هناك شهود واضطررنا لبعث فرقة عمليّات خاصّة لتدمير الغاز. |
Ama bunu yapınca Tampa'daki kış gösteri yerimiz güme gitti ve kışın, buz gibi havada o yolu gitmek zorunda kaldık. | Open Subtitles | وعندما فعلت هذا أتى الشتاء بشكل مفاجئ واضطررنا إلى المكوث هناك طيلة الشتاء |
Buğday ölmüştü. Küflendi, biz de yakmak zorunda kaldık. | Open Subtitles | تلف محصول القمح أصابته آفة واضطررنا لحرقه |
Seni ortadan kaldırmadığımıza dair yemin etmek zorunda kaldık. | Open Subtitles | واضطررنا لأن نقسم أننا لم نطردك |
R75 konduğu yerden çıktı, imha protokolü uygulamak zorunda kaldık. | Open Subtitles | خرقت "آر75" حاويتها واضطررنا إلى تنفيذ إجراءات التصريف |
Sonunda onu bir huzurevine kapatmak zorunda kaldık. | Open Subtitles | واضطررنا في النهاية لوضعها في دار عجزة |
Ve bugün Denny'yi fare ısırdı. Kuduz aşısı yaptırmak zorunda kaldık. | Open Subtitles | واليوم قام فأر بعض (ديني)، واضطررنا لحقنه بدواء السعار |
Evimizi satmak zorunda kaldık. | Open Subtitles | واضطررنا لبيع المنزل |
Çok hızlı hareket etmeye başladılar. Ani bir plan yapmak zorunda kaldık. | Open Subtitles | واضطررنا للإرتجال |