"واعتقدت أنه" - ترجمة من عربي إلى تركي

• diye
• düşündüm

Sonra bu harika diye düşündüm ve bunu nasıl kullanacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu.
واعتقدت أنه شيء رائع جدًا، ولم أملك أدنى فكرة بما سأفعله.

Hatta sen olucaksın diye panikledim.
على الرغم من أنني ذعرت نوعاً ما واعتقدت أنه قد يكون أنت

Millet etrafta dolanmazken kendini toparlaman daha kolay olur diye düşündüm.
واعتقدت أنه سيكون من الأسهل بالنسة لك لكي تجدي ما يريحك دون أن يكون الجميع هنا

Ve sonra düşündüm ki, ... eğer osuruklarımı ateşleyebilirsem aya ya da en azından Uranüs'e uçabilirdim.
..واعتقدت أنه لو استطعت أن أخرج ريحاً ذات لهب فبإمكانى أن أطير إلى القمر أو على الأقل أورانوس

Yemeği de birlikte hazırlarız diye düşündüm.
واعتقدت أنه ربما سوف نتمّ ذلك مع تناول طعام منزلي لذيذ

Kıdemli bir fizikçinin kaybolduğunu duydum yardım edebilirim diye geleyim dedim.
مالذي أحضرك هنا؟ سمعتُ أن فزيائياً بتصريح أمني أصبح مفقوداً واعتقدت أنه يمكنني المساعدة

Gayet haklı cinayetimizi kutlarız diye düşünmüştüm.
واعتقدت أنه بإمكاننا الإحتفال بقتلنا البار

Sonra da, belki de siz kelimelerin tadını alabiliyorsunuz diye düşündüm.
واعتقدت أنه يمكنك تذوق الكلمات.

Eğer mesih Baba'sı için bu fedakarlığı yapabiliyorsa ben de az da olsa kendim için hizmet edebilirim diye düşündüm.
واعتقدت أنه مادام المسيح استطاع .... القيام بتلك التضحية لربه أقل ما استطيع عمله هو خدمة مهمتي

Bana tatlı dillilik yapıyor diye düşünürdüm.
واعتقدت أنه كان يمازحني فقط.

Belki sen de gelmek istersin diye düşündüm.
واعتقدت أنه قد تود القدوم

Ve birlikte vakit geçirmek için bunun iyi bir yol olduğunu düşündüm.
واعتقدت أنه لن يكون وسيلة ممتعة لقضاء بعض الوقت معا.

Körfez Savaşı'nın hemen öncesiydi Savaşın arifesinde Cenevre'deki Intercontinental Otel'de James Baker ve Tarık Aziz'in buluşmasında otelin basılması için küresel bir kampanya başlattım düşündüm ki, eğer onlara faks yağdırırsak savaşı durdurabiliriz.
كانت عشية حرب الخليج نظمت حملة عالمية لغمر الفندق، الانتركونتيننتال في جينيف، حيث كان جيمس بيكر وطارق عزيز يجتمعان عشية الحرب، واعتقدت أنه لو قدرنا على إغراقهم بالفاكسات، سوف نوقف الحرب.

Ailesi, hastanın durumunu ve yapacaklarımızı tartıştığımız görüşmeye katılmak istedi. Bunun, makul bir istek olduğunu düşündüm, aynı zamanda hasta için ne kadar çabaladığımızı ve onu önemsediğimizi onlara gösterme fırsatını verecekti.
طلبوا أن يحضروا معنا الجولات السريرية التي نناقش فيها حالته وخطة علاجه، واعتقدت أنه طلب منطقي، سيمنحنا أيضًا فرصة لنريهم كم نحاول، وكم نسعى لنعتني به.

Ve düşündüm ki eğer zaman sonsuz şekilde ileri ve geriye ulaşabilseydi, zaman içindeki her noktanın gerçekten sonsuz küçük olacağı ve bu yüzden anlamsızlaşacağı anlamına gelmeyecekti.
واعتقدت أنه إذا كان الوقت قد يصل الى لامام والى الوراء بلا نهاية ، لا يعني ذلك أن كل نقطة في الوقت المناسب حقا هو متناه في الصغر ، وبالتالي نوعا ما لا معنى لها.