"واقعاً" - ترجمة من عربي إلى تركي

• aşık
• gerçeğe
• âşık
• gerçeklik

Birisi aşık olduğunda doğal olarak sırları olur.
عندما يكون المرء واقعاً في الحب بطبيعة الحال يكون لديه أسرار

O yıllardaki Cosmo kadar aşık birisini hiç görmedim.
لم أر أي أحد واقعاً في الحب مثل كوزمو أيامها

Sana kızdım çünkü çok aşık olduğun için koskoca ayı bizim evin üzerine getirip beni uyandırdığını düşündüm.
لقد غضبت منك يا كوزمو اعتقدت أنك أحضرت هذا القمر الكبير إلى منزلي لأنك كنت واقعاً في الحب

Yazdıkları fantastik kurgu olarak değerlendirilmişti ama çoğu gerçeğe dönüştü.
...ما كتبه أعتبر خيال جامح و لكن غالبه أصبح واقعاً الآن

Bilirsin yani, efsane gerçeğe dayanıyor.
وإن كان هذا واقعاً

Bir daha seks yaptığımda o kişiye önce âşık olmalıyım diye kendime söz vermiştim.
لقد وعدت نفسى أنه فى المرة التالية التى أمارس فيها الجنس ، يجب أن أكون واقعاً حقاً في الحب

Sistemlerimizin bunu yansıtması için yeni bir gerçeklik yaratılmasına gerek yok.
ولكي تعكس المنظومة ذلك، ليس عليها أن تخلق واقعاً جديداً،

Üçüncü gün, güneş batmadan prensini kendine aşık etmelisin.
يجب أن تجعلي أميرنا العزيز واقعاً في هواكي.

aşık olmadığım hiçbir şeyin yok.
كل شئ لا يوجد جزء منك ,لست واقعاً في غرامه

Ne kadar iyi kek yaptığımı görünce bana tekrar aşık olacağını mı?
سوف يرى كم أنا رائعه بصنع الكعك ويعود واقعاً بحبي؟

Salak bir patronun ve başka bir kıza aşık erkek arkadaşın olmadığı zaman hiç de zor olmuyormuş.
إتضح أنها سهلة جداً عندما يكون رئيسك غير أحمقاً وصديقك الحميم ليس واقعاً في الحب مع شخصاً آخر

Birine aşık olmak neden garip olsun ki?
لماذا انه غريب ان تكون واقعاً في حب احدهم

Benim için daha kolay, ben aşık değilim.
بالنسبة لي الأمر سهل فأنا لست واقعاً في حبها

Eğer bir kıza aşık olsaydım, ve evsiz olmasaydım, Kesinlikle o kız için uğraşırdım.
إن كنتُ واقعاً بحبِ فتاة و إن كنت خارج البيت لكنتُ أذهب اليها تماماً.

aşık olduğun insanı aldatmazsın.
أنت لا تخون الشخص الذي تكونٌ واقعاً في حبهِ

Missouri'de lanetli ev gerçeğe dönüştü.
منزل رعب " ميزوري " اصبح واقعاً

Echo Park sakinleri için dehşet verici bir gerçeğe dönüşen bu korkunç olay Vahşi Batı filmlerini aratmadı.
هذا الخوف أصبح واقعاً حين أصبح منزل (جيسون) المشهد للغرب الأمريكي

Birbirinize deli gibi âşık olduğunuzu sanıyorsunuz. Deli gibi âşık değilsiniz. Hatta ortada aşk bile yok.
تعتقد إنك واقع فى الحب انت لست واقعاً كما إنه ليس حباً

âşık olmak gerçek bir nimettir bu aşka korkmadan, utanmadan ve düşünmeden tutunalım demiş.
إنها نعمة حقيقية بأن تكون واقعاً في الحب. دعه يتملكك. بدون أن تشعر بالخوف, بدون أن تشعر بالعار.

Onları değiştirdiğimiz zaman parçası olduğumuz çok daha iyi bir gerçeklik yazabiliriz.
عندما سنتمكن من تغييرهم سنكتب واقعاً أفضل لنصبح جميعا جزء منه

İzlediğimiz hikayeden, alnatıcı gerçeklikten daha yoğun bir gerçeklik.
تلك الخلفية التي تتضمن واقعاً أكثر كثافة وأكثر تأسيساً من الواقع السردي