"واقفين" - ترجمة من عربي إلى تركي

• durup
• dikilip
• duruyor
• ayaktayız
• ayakta
• oturuyor
• beklerken
• duruyorduk
• duruyorlar
• dururken
• Duruyoruz
• duruyorsunuz
• duruyorlardı

Ve biz de burada durup, ilk hanginizi öldürmeye karar vermek zorunda olmazdık.
و لن نكون واقفين هنا محاولين تحديد من منكم سنقتله أولاً

Hiç sevmediğim bir grup insan, evimde dikilip içkimi içiyorlar.
هذه ليست حفلة بل أشخاص لا أحبهم واقفين بالأرجاء وهم يحتسون شرابي

Kırmızı parlasaydı burada duruyor olmazdık canım.
ما كنا واقفين هنا لو كان يضيء باللون الأحمر، يا عزيزتي

Kalp acısına karşı ayaktayız.
وجع قلب ل وجع قلب ومانزال واقفين

Bu seçimden sonra, geriye 3 kişi ayakta kalıyor.
عندما يتم اختيار هذا الشخص، يبقى فقط ثلاث أشخاص واقفين.

Japon soyluları yerel çizimlerde olduğu gibi oturuyor yahut ayakta duruyorlar.
نبلاء يابانين مُكتشفين و هم واقفين و جالسين في تصرف مقترح من قبل رسومات محلية

Daha şimdi, dükkana gitmem gerektiğinde, Onları köşede beklerken gördüm.
فعندما ذهبت الى المتجر رأيتهم واقفين عند ركن الشارع

O güzelim kayalıkların tepesinde duruyorduk.
حسناً لقد كنا واقفين على حافة الجبل الجميله

Baksanıza nasıl duruyorlar. Gidecek hiçbir yerleri yok.
انظروا إليهما وهما واقفين هناك، ولا مكان ليقصداه

Burada durup suç kimin diye tartışmaya devam edebiliriz.
بوسعنا أن نظل واقفين هنا نناقش خطأ من هو هذا

İnsanlar yağmur yağarken bile, şemsiyelerinin altında durup Madison ve 5. Cadde'deki prizlerde cep telefonlarını şarj ediyorlardı.
حتّى أثناء المطر، كان النّاس واقفين بين شارع ماديسون و الجادة الخامسة تحت مظلاتهم يشحنون هواتفهم النّقالة من منافذ كهربائية بالشوارع.

Hiç sevmediğim bir grup insan, evimde dikilip içkimi içiyorlar.
بل أشخاص لا أحبهم واقفين بالأرجاء وهم يحتسون شرابي

Burada işimi yapmaya çalışıyorum. Sizin gibileri, bir cesedin yanında dikilip şakalaşırken gördüm.
لطالما رأيتكم واقفين فوق الجثمانات تتلفظون بالنكات المُبتذلة.

Komik biraz, sen şurada duruyor bana yalan söylüyordun ve...
الأمر كان مضحكاً , لأننا كنا واقفين هناك بالتحديد و كنت تكذبين علي

Bir düşünün! Buraya bir arabada, ...ayakta istiflenmiş vaziyette yolculuk yapmak!
تخيل معي، رحلة طويلة بالشاحنات المزدحمة بالناس وهم واقفين

Biraz daha geç kalınsaydı burada oturuyor olmazdık.
لو تأخرنا أكثر لما كنا واقفين هنا، إنها معجزة

Mısır ordusu yanında beklerken nasıl doğruyu söyleyebilir ki?
كيف نتوقع أن تخبرنا الحقيقة مع جنود مصريين واقفين هناك مباشرة ؟

Biz bile zor gördük, üstelik yanında duruyorduk.
أقصد، بالكاد رأيناها و نحن واقفين بجانبها

..ayışığında, tropikal bir kıyıda dururken.. ..üstümüzde palmiye ağaçları hışırdarken.
واقفين على شاطيء استوائي تحت ضوء القمر تحفنا أشجار النخيل

Ben bir şeyler yapmak için buradayım. Neden burada dikilip Duruyoruz?
انا هنا لاعمل لماذا نحن واقفين

Sen ve gelin sunakta duruyorsunuz oraya buraya broşür dağıtıyorsunuz.
أنت و عروستك واقفين في مذبح الكنيسة توزّعون المنشورات للحاضرين

İki gün sonra gene aynı rotadayken bu sefer eski yerlerinde değillerdi. Biraz daha geride duruyorlardı, aynı adamlar, ellerinde tüfekler durmamız için bize doğrulttular.
بعد ذلك بيومين، عندما سلكت نفس الطريق، لم يكونوا هناك، فقد كانوا يقفون أبعد بقليل. نفس الشبان، واقفين ويحمل كل واحد منهم بندقية ويشيرون إلينا بالتوقف.