Dedi ki "Eğer sizin kadar genç olsaydım ben de orada oturup sizin söylediklerinizin aynısını söyler, sizin eleştirdiğiniz noktaları eleştirir, bu hükmedilen infazların anlamsız olduğu fikrinizin aynısını savunurdum. | Open Subtitles | قال: لو أنني شاب مثلكم لكنت واقفًا هناك أقول كما تقولون |
Lobide kapıyı benim için açmasını beklerken, o da orada durmuş, kahrolası hava hakkında konuşup duruyordu. | Open Subtitles | كنت بالرواق ، منتظرة أن يفتح الباب لي هو ظلّ واقفًا هناك ، يتحدث حول الطقس |
Eskiden bana takıntılıydı ama şimdi beni bakıyor ve sanki hiç orada değilmişim gibi. | Open Subtitles | أعني ، كان مهووسٌ بي، لكن الأن عندما يرني، وكأنني لست واقفًا هناك. |
Uyanırdım o da yatağın orada dururdu sonra da bana bakıp gülerdi. | Open Subtitles | ،فتجده واقفًا هناك على السرير .ينظر إليّ ضاحكًا |
Sonra iyice korkmaya başladım çünkü orada durmuş hiçbir şey söylemiyordu. | Open Subtitles | و الآن بدأت بالفزع لأنه كان واقفًا هناك لا يقول أي شيء |
Ben orada durmuş orada ölmeme izin verecek misin diye düşünürken... | Open Subtitles | حين كنت واقفًا هناك متسائلًا إذا ما كنت قد قررت تركي أموت، جائتني فكرة |
Onu orada kanlar içinde gördüm ve sanki hoşuna gitmiş gibiydi. | Open Subtitles | و لقد رأيته واقفًا هناك مغطى بالدماء يبدو و أنه قد استمتع بالأمر |
Evet, bunu yapamazsın adamım. orada öylece duruyordu. | Open Subtitles | أجل، لا يمكنك فعل ذلك يا رجل لقد كان واقفًا هناك وحسب |
Görüyorum onu bir anda orada | Open Subtitles | وفجأة أراه واقفًا هناك |
Sadece orada duruyordu, ve o... şunları söylüyordu... | Open Subtitles | كان واقفًا هناك لا ينفك يقول: |
Trevor orada duruyordu. | Open Subtitles | (تريفور) كان واقفًا هناك فحسب. |
orada öylece duruyordu. - Ve biz... | Open Subtitles | ـ لقد كان واقفًا هناك و... |
orada bekleyip durdu. | Open Subtitles | ظل واقفًا هناك |