Yani, gizlilik ve güvenlik sağlayan, ev olmayan bir yer arıyoruz. | Open Subtitles | فيه الخصوصية والأمان. حسنا, سوف أجلب القائمة والخريطة لنبدأ البحث معا |
Sağlık ve güvenlik biriminden birisi daha önce uyarılarda bulunmuş. | Open Subtitles | شخص ما في الصحه والسلامة أعطاه شهادة للسلامة والأمان |
Mahremiyet, güvenlik ve sorumlulukları ele alan sağlam çözümler bulmak zorundayız, ancak hâlâ o bakış açısını da vermeli. | TED | علينا أن نأتي بحلول معقولة تعالج مشاكل الخصوصية والأمان ومشاكل المساءلة ولكن توفر لنا أيضًا وجهة النظر تلك. |
Diğer dijital parabirimlerinden daha fazla istikrar, güvenlik ve gizlilik sunuyor. | Open Subtitles | ويوفر المزيد من الاستقرار والأمان عدم الكشف عن الهويه تميزها عن أي عملة رقمية يتم التعامل بها. |
İmparatorluğun zaferi ve güvenliği için dua ediyorum. | Open Subtitles | دعائي ليكون النصر والأمان للإمبراطورية |
Bassem de aynı şekilde Mısır'da mücadele ediyordu ve Doaa'ya dedi ki, "Hadi Avrupa'ya gidelim; iltica ve güvenlik isteyelim. | TED | كان "باسم" ايضا يعاني في مصر وقال "لدعاء" : "لنذهب لأوروبا ونطلب اللجوء السياسي، والأمان. |
Barış ve güvenlik yeni birşeydi. | Open Subtitles | السلام والأمان كان شيّئاً جديداً |
Gözyaşı olmayacak, yalnızca mutluluk ve güvenlik. | Open Subtitles | الدموع ستنتهى ستبقى السعادة والأمان فقط |
ve güvenlik en önemli varlıktı. | Open Subtitles | والأمان هي السلعة الأكثر رواجاً |
Hepimiz fırsat ve güvenlik istiyoruz. | Open Subtitles | الفرصة والأمان هما مرادنا جميعاً |
Ve malzemeler ve güvenlik ve mark - | Open Subtitles | والمواد والأمان والعلامات - |