Vücudum yaşlansa da, saçım kırlaşsa da, kalbim tutkuyla ve... umutla dolu. | Open Subtitles | ورغم أن جسمي قد هرم وشعري صار رمادياً لكن قلبي مليئ بالرغبة والأمل |
Ama sizin getirdiğiniz umutla majesteleri sonunda cadının gücü zayıflamaya başladı. | Open Subtitles | منذ وقت طويل والأمل الذي أتيتم به بدأ يقلص من قوة الساحرة |
İnanç, umut ve aşk.. Bu üçü hayatımda hep olacak 3 şey | Open Subtitles | الإيمان والأمل والحب هذه العناصر الثلاثة |
Bu güzel ilçeye, yuvamıza, Harlan ilçesine yeniden umut ve bolluğunu geri getireceğiz. | Open Subtitles | وسنعيد المجد والأمل .. لهذه المقاطعة، بلدتنا مقاطعة هارلن مجدداً .. |
Nihayetinde orada, sevgi ve keskin kılıçlar neşe ve umut vardı. | Open Subtitles | وفي آخر ما تقول : هناك حب ونصاله الحادة الفرح والأمل |
Kabullenmeyi ve umudu paralel tutarak realistler onlar arasındaki gerginliği çözmeyi başarırlar. | TED | فالواقعيّ استطاع إيجاد حل وسط بين التقبّل والأمل عن طريق التحلّي بهما في نفس الوقت. |
Sadece sağlıklı, dinç ve umutlu bir yaşam istiyorlar. | Open Subtitles | لتحقيق حياةٍ جديدة دون أي شيء سوى النية الطيبة، الصحة، والأمل |
O kitap, umudun simgesi. Yeraltı Dünyası'nda ise umuttan pek fazla yok. | Open Subtitles | ذاك الكتاب تجسيدٌ للأمل، والأمل غير متوفّر بكثرة هنا في العالَم السفليّ |
Ve ben bunu yenilenmenin, onarmanın ve umudun temel taşı olarak görüyorum. | TED | وأرى أن هذا هو حجر الزاوية للتجديد، والعلاج، والأمل. |
Sevginin, umutla dolmanın ne demek olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | أتعرفين السبب؟ من أجل الحب لكي يمتليء بالضوء والأمل |
Ceplerinde bozuklukla ve gözlerinde umutla. Dikkatle batıyı izliyorlar. | Open Subtitles | ملاليم فى جيوبهم والأمل فى عيونهم |
Aşkla ve umutla dolu upuzun bir hayatları olacak. | Open Subtitles | ستحيا طويلا حياة مليئة بالحب والأمل. |
Barış ve umutla ilgili kısa mesajlar bırakıyormuş. | Open Subtitles | وترك رسائل عن السلام والأمل |
Mesleki bir yenilenme için ortam hazırladım. Tüm bunları yeni bir umut ve şifa olması için yaptım. | Open Subtitles | وأوجدت مكاناً من أجل تجديد المهن مبني على روح الشفاء والأمل |
Tutku, itibar, umut ve para. Böyle işliyor. | Open Subtitles | الشغف والكرامة والأمل والمال هذه الطريقة التي تنجح بها الأمور |
Başladığım tema ile bitirmek istiyorum, yenilenme ve umut. | TED | لذا أريد أن أنتهي بالفكرة الرئيسية التي بدأت بها، والتي عن التجديد والأمل. |
Umut naif değildir ve umut uyuşturucu değildir. | TED | الأمل ليس أمرا ساذجا، والأمل ليس مخدرا. |
Bu ve bunun gibi barınaklar, bilinçliliği ve umudu arttırmamız için tüm dünyada olması gereken sosyal kuruluşlardır. | Open Subtitles | الملاجيء كهذا هي من أنواع التوعية التي نحتاجها في العالم كله لزيادة الوعي والأمل |
Sadece sağlıklı, dinç ve umutlu bir yaşam istiyorlar. | Open Subtitles | لتحقيق حياةٍ جديدة دون أي شيء سوى النية الطيبة، الصحة، والأمل |
Şayet acımasız gerçek ile umut vermek arasında kalırsan, oyunu umuttan yana kullan. | Open Subtitles | لكن حينما يتم الاختيار بين الحقيقة الوحشية والأمل تعلقي بالأمل |
Sebebi 50 yaşında oluşum mu yoksa korku ve umudun yer değiştirdiği çalkantılı zamanları biliyor oluşum mu? | Open Subtitles | ذلك لأنني في الخمسين من العمر أو لأني عرفت أوقاتاً آنذاك يختلط فيها الخوف والأمل |