Aslında bayağı şaşırdım, çünkü ikimiz de gizlilk ve güvenlik sektöründe çalışıyoruz. | TED | حقيقةً، تفاجأت نوعاً ما، لأنّ كلينا يعمل في مجال الخصوصيّة والأمن. |
barış ve güvenlik için gerekli yapıları oluşturmak zorundaydılar. | TED | وكان عليهم أن بناء هياكل للسلام والأمن. |
Tüm havaalanları ve güvenlikle irtibata geçtiğimi söylüyordum. | Open Subtitles | ما كنت أقوله أنني قد اتصلت بكل المطارات والأمن |
Tüm havaalanları ve güvenlikle irtibata geçtiğimi söylüyordum. | Open Subtitles | ما كنت أقوله أنني قد اتصلت بكل المطارات والأمن |
Bu, diğer gezegenlerin barış ve güvenliği için bir tehdit oluşturacaktır. | Open Subtitles | هذا سوف يشكل تهديد للسلم والأمن للكواكب الأخرى. |
Referandum, bu paraların hukuki yaptırımlara ve güvenliğe sağlanmasını öneriyor. | TED | وهذا الإستفتاء يقترح صرف تلك الدولارات لدوائر تطبيق القانون والأمن. |
Lionel'in başbakanın yeğeni olduğunu ve güvenlik eğitimi almak için yazı burada geçirdiğini biliyorum. | Open Subtitles | وأنه قد جاء لقضاء فترة الصيف هنا لأنه يريد أن يتعلم قواعد الحماية والأمن |
Dayanağın da U.S. ve Japonya arasında birleşme ve güvenlik üzerine olan karşılıklı anlaşma mı? | Open Subtitles | والسبب مسألةُ سرّيةُ بخصوص معاهدة متبادلةِ التعاون والأمن بين الولايات المتّحدة واليابان؟ |
Henüz bilmiyoruz. Ama bir suretini Bina ve güvenlik Bölümü'ne gönderdim. | Open Subtitles | ليس بعد، ولكني أرسلت نسخة إلى نظم المباني والأمن |
Bu da ekonomik gelişme ve güvenlik sağlar. | Open Subtitles | والتي ينبغي لها أن تعزز التنمية الاقتصادية والأمن في البلاد |
Hükümdarın konumunu sağlamlaştırır ve bu yüzden istikrar ve güvenlik sağlar. | Open Subtitles | انه يعزز مكان الحكام وبالتالي يوفر الاستقرار والأمن. |
O zaman bu dünyada aynı zamanda çatışmayla kasıp kavrulan yerlerinde barışı sağlamak ve insanı yardım için, ve ayrıca yeniden yapılanma ve güvenlik için kurumları oluşturmalıyız. | TED | لذا يتعين علينا صنع في هذا العالم أيضاً مؤسسات حفظ السلام والمساعدات الإنسانية، وأيضاً لإعادة الإعمار والأمن لبعض الدول التي تعاني من الصراعات في العالم. |
Burada Carneige Mellon'da bilgisayar bilimi ve mühendisliği profesörüyüm ve çalışmalarım ağırlıkla "kullanılabilir mahremiyet ve güvenlik" üzerine. Bu yüzden arkadaşlarım bana, bilişim sistemlerindeki sıkıntılarından, özellikle de kullanışsız mahremiyet ve güvenlikle ilgili sıkıntılarından örnekler vermeyi sever. | TED | أنا أستاذة هندسة وعلوم الحاسوب هنا في جامعة كارنجي ميلون ويدور بحثي حول الخصوصية والأمن صالحة الاستخدام يحب أصدقائي أن يعطوني أمثلة عن خيبة أملهم مع النظم الحاسوبية ولا سيما المتعلقة بالخصوصية والأمن غير صالحة الاستخدام |
Liderleriniz, bunun, kendi ülkelerine barış ve huzur getireceğini iddia ediyorlar. | Open Subtitles | وقادتكم يزعمون أنها ستأتي عليكم بالسلام والأمن لبلادكم الغالية |
Yani, verileri varsayılan olarak koruyan cihazları almaya gücü yeten zenginler ile cihazları onları korumak için varsayılan olarak çok az şey yapan fakirlerin mahremiyeti ve güvenliği arasında gitgide büyüyen bir uçurum var. | TED | هنالك الآن فجوة متزايدة بين الخصوصية والأمن للأغنياء، الذين باستطاعتهم تحمّل تكلفة أجهزة تحمي بياناتهم تلقائيًا، والفقراء التي تفعل أجهزتهم القليل جدًا لحماية بياناتهم بشكل تلقائي. |
Tek isteğim, tek istediğim Atlantis'in refah ve güvenliği. | Open Subtitles | كل ما أريد... كل ما كان يريد من أي وقت مضى... هل السلام والأمن لاتلانتيس. |
Amerikalılar yeterlilik ve güvenliğe önem veriyor. | Open Subtitles | -ما يهتمون به هو الكفاءة والأمن |