Bu bence ırk ayrımcılığı ve "McCarthyizm" görüşlerimize benziyor. | Open Subtitles | أعني أنه طريق كثير لنستعرض به التمييز العنصري والاتهامات بلا مبالاة |
Ama elimden gelenin en iyisini yapıp rapor yazmaktan ve sonucunda kendimi suçlamaktan kaçınmaya çalışıyorum ama Tanrı biliyor ya, senin gibiler buna değiyor. | Open Subtitles | لكنني أمارس مستواي بشكل أفضل لتجنب الأعمال المكتبة والاتهامات الشخصية التي تأتي معه |
Bütün kavgalar ve suçlamalar-- Arkadaşlarımla ilgili değil. Bizle ilgili. | Open Subtitles | --كل هذه الشجارات والاتهامات ليست بسبب أصدقائي ، بل بسببنا |
Hayatın güvenilmez olduğunu anlıyor pişmanlık ve suçlamayla dolu olduğunu. | Open Subtitles | يفهم أن الحياة متقلبة ومليئة بالندم والاتهامات المضادة |
Avukatının kefaletiyle serbest kalmış ve suçlamaları şimdilik askıya alınmış. | Open Subtitles | وأفرج عنه بإقرار من محاميه والاتهامات ضده معلقة في الوقت الحالي |
ve felaket tellalımız ağzını açtı ve o felaket habercisi ağzıyla felaket haberleri yağdırmaya başladı. | Open Subtitles | تماماً عند الإشارة، يفتح هذا المسيء فمه الصغير ويطلق الإهانات والاتهامات |
Beni hasta... eden şikayetler ve suçlamalar. | Open Subtitles | لقد سئمت من الشكاوي والاتهامات |
Ters laflar olur, suçlamalar havada uçuşur, komşular düşman olur, çocuklarımızı yeriz kedi ve köpekler çiftleşir, acayip yaratıklar peydah olur. | Open Subtitles | ستتبادلوا السباب والاتهامات واعتداء الجيران على بعضهم البعض وهناك من سيأكل أولاده وستجتمع القطط والكلاب لإنجاب مسوخ رهيبة |
ve...yanlış suçlamalar... | Open Subtitles | و.. والاتهامات الباطلة |
Bir iki küçük darp ve soygun, ufak şeyler. | Open Subtitles | بعض الاعتداءات والاتهامات |