Bunun gibi zorlayıcı değişimle gelen sosyal ve ekonomik problemler akıllara durgunluk veriyor. | TED | المشاكل الاجتماعية والاقتصادية التي تأتي مع تغيير عنيف كهذا تحير العقل. |
Başka hiç bir şeyin yapmayacağı kadar, bizi diğer insanlarla bağlar, dil bariyerlerini, sosyokültürel ve ekonomik farklılıklarını gözetmeksizin. | TED | وتربطنا بأشخاص آخرين كما لا يفعل شيء آخر، عبر حواجز اللغة، وعبر الانقسامات الاجتماعية والثقافية والاقتصادية. |
Bizim için sürdürülebilirlik çok önemli, hem sosyal hem de çevresel ve ekonomik değerleri bir araya getirmeli. | TED | لذا الاستدامة مهمة جداً بالنسبة لنا، والتي يجب أن تشمل القيم الاجتماعية فضلاً عن البيئية والاقتصادية. |
Ayrıca, bu olay fiziksel engelli ve görme engelli olmanın şu yada bu biçimde nasıl etnik, sosyal, ırksal ve ekonomik ön yargıları ortadan kaldırdığını gösteriyor. | TED | ويوضح أيضا كيف أن الإعاقة والعمى نوع من ال عبر العرقية والاجتماعية، الخطوط العرقية والاقتصادية. |
Ama Avrupa ve Japonya'daki zaferlerden ve de Soğuk Savaş'ın başlamasından sonra politik ve ekonomik koşullar, gerçek uygulama için elverişli hale geliyor. | Open Subtitles | لكن لم تكن حتى الانتصارات في أوروبا واليابان وبداية الحرب الباردة وأصبحت الظروف السياسية والاقتصادية مناسبة لتنفيذ مؤامرة أكبر وأكثر سرية |
Bu teknolojinin bu kadar büyük ticari ve ekonomik potansiyelinin olduğu gerçeği de işin cabası. | TED | الحقيقة أن هذه التكنولوجيا لها هذه القدرة التجارية والاقتصادية الهائلة هي فقط زينة للكعكة. |
Aslında, bu Çin'in çevresel ve ekonomik hedeflerine aynı anda erişmesini sağlayacak tek politikadır. | TED | في الحقيقة، هذا هو الحل القانوني الوحيد الذي سيمكن الصين من الوصول إلى أهدافها البيئية والاقتصادية في نفس الوقت. |
Çevresel ve ekonomik adalet içim savaşmama yardımcı olun. | TED | ساعدوني على أن أحارب من أجل العدالة البيئية والاقتصادية |
Ekolojik ve ekonomik etkileri yıkıcı olacak Sayın Başkan. | Open Subtitles | كل التأثيرا البيئية والاقتصادية ستدمر سيدي الرئيس |
Ve bunların ülkemizdeki, güç ve sınıfla nasıl bir ilişkisi olduğunu bilhassa siyasi, askeri ve ekonomik seçkinleriyle ilişkisi. | Open Subtitles | النظرية والتجربة ومدى علاقة هذا بالسلطة والدرجة في بلادنا لا سيما الميادين السياسية والنخبة العسكرية والاقتصادية |
Ancak ister akılcı olun ister mistik, ister Muhammed'in o gece duyduğu kelimelerin Muhammed'in içinden ya da başka biri tarafından geldiğine inanın; belli ki, o bunları deneyimledi. Ve öyle ki, bu güç onun varlığını ve dünyasını parçalayabilirdi, ve bu mütevazi adamı sosyal ve ekonomik adaletin radikal savunucusuna dönüştürebilirdi. | TED | بالرغم من ذلك سواء كنت عقلانيا أم روحانيا، سواء اعتقدت أن الكلمات التي سمعها محمد في تلك الليلة جاءت من داخل نفسه أو من خارجها، الواضح أنه حقا مر بتلك التجربة، أن ما مر به كان من الشدة ليحطم إحساسه بنفسه وبعالمه وحولت ذلك الرجل المتواضع إلى داعية راديكالي للعدالة الاجتماعية والاقتصادية. |
Nasıl başka yollarla restore edeceğimizi, nasıl insan yaşamına sadece pratik ve ekonomik açıdan katkıda bulunmayan, aynı zamanda insanların sosyal, manevi ve psikolojik ihtiyaçlarını da karşılayan bir mimari oluşturabileceğimizi öğrenebiliriz. | TED | يمكننا تعلم كيفية إعادة البناء بطريقةٍ أخرى. كيف نخلق عمارة لا تساهم فقط في الجوانب العملية والاقتصادية من حياة الناس، وإنما أيضاً في حاجاتهم الاجتماعية والنفسية والروحانية. |
Bize şunu gösterdi, muhafazakâr ve deneyime dayalı bir karmaşık sistem dinamiği modeliyle bile önümüzdeki 12 yıl ve ilerisi için bizi güvenli faaliyet alanına götürecek ve beklenen sosyal ve ekonomik amaçlara ulaştıracak dönüşümleri düşünebileceğimiz bir durumdayız. | TED | وتظهر لنا هذه السياسات حتى مع النموذج الديناميكي المعقد، المحافظ القائم على التجربة، يظهر لنا أننا في مرحلة حيث يمكننا التفكير في هذه التحولات خلال 12 سنة وما يليها التي تنقلنا نحو مجال عمل آمن وتحقيق الأهداف الاجتماعية والاقتصادية. |
Büyük bir karmaşıklık durumunda, beklenmeyen teknolojik, siyasi ve ekonomik değişimde insanların nasıl daha fazla duyguları içine kapanma eğiliminde olduklarını görüyoruz. | TED | في ظل زمن يسوده التعقيد، والتغيرات التقنية والسياسية والاقتصادية الغير مسبوقة، نلاحظ أن ميول الناس أصبحت تنحصر أكثر وأكثر في ردود أفعال جامدة تجاه مشاعرهم. |
yaygın kentleşmenin - abartılı şekilde --- küçük sosyal ve ekonomik programlarla uyumlaştırılmasına bağlı olduğunu söylemeye çalışıyorum. | TED | وأنا أتحدث عن كيف أصبحت هاته تقترح أن مستقبل كاليفورنيا الجنوبية يعتمد على التعديل المدنية الكبيرة – أعني، التي تستخدم المنشطات -- مع البرامج الصغيرة، الاجتماعية والاقتصادية. |
Sarı alana gidersek tehlikeli bir bilinmez bölgeye giriyoruz; kırmızıya gidersek de taşma noktasını geçme olasılığı çok fazla, bu bizi insanlık için sosyal ve ekonomik refah sağlayabilecek dünya sisteminin yetilerinden geri dönülemez şekilde uzaklaştırabilir. | TED | وإذا تحركنا نحو المنطقة الصفراء، ندخل في منطقة خطيرة وضبابية: وفي المنطقة الحمراء، هناك احتمال كبير لتجاوز النقاط الحرجة التي قد تأخذنا بعيداً بلا رجعة من مقدرة النظام الأرضي لتوفير الرفاهية الاجتماعية والاقتصادية للبشرية. |
Ve o gün sözlüğe baktığımda orada yazan şey şuydu: "Feminist, cinsiyetlerin sosyal, politik ve ekonomik eşitliğine inanan kişidir." | TED | وعندما بحثت يومها عن المصطلح في المعجم، كان تعريفها كالتالي: "نسائية: شخص يؤمن بالمساواة الاجتماعية والسياسية والاقتصادية بين الجنسين." |
Geçmişe baktığımızda duygularımızın bazen yeni kültürel beklentiler, dini inançlar, cinsiyet, etnisite ve yaş ve hatta yeni siyasi ve ekonomik ideolojilere bile yanıt olarak büyük çapta değiştiğini görmek mümkün. | TED | عندما ننظر إلى الماضي فإنه من السهل ملاحظة أن العواطف قد تغيّرت، وبدرجة كبيرة أحيانًا، استجابةً للتوقعات الثقافية الجديدة، والمعتقدات الدينية، والأفكار الجديدة عن النوع والأصول العرقية والسن وحتى التوجهات السياسية والاقتصادية الجديدة. |
Günümüzde mücadele ettiğimiz bütün eksiklikler arasında -- öncelikle finansal ve ekonomik olanları düşünüyoruz -- beni en çok ilgilendireni politik diyalog eksikliği -- modern çatışmaları oldukları haliyle irdeleme becerimiz, varoluş nedeninin kaynağına gitmek ve kilit oyuncuları anlamak ve onlarla anlaşmak. | TED | من ضمن جميع المثبطات المقلقة التي نعاني منها اليوم نفكر في المقام الاول في الامور المالية والاقتصادية واكثر ما يهمني بشكل اكثر هو عجز الحوار السياسي-- قدرتنا على فهم الصراعات الحديثة على ماهي عليه, بالذهاب الى اصلها الفعلي وعلى فهم اللاعبين الرئيسيين وعلى التعامل معهم |