Yayılabilirsiniz, bacaklarınızı öndeki koltuğa koyabilrsiniz, mısırla filmin tadını çıkarabilirsiniz. | TED | يمكنكم الانتشار، ووضع ساقيكم فوق المقاعد، وأكل الفشار والتمتع. |
Oturup, özgürlüğün tadını çıkarabilirsiniz. Çoğu müvekkil öyle yapar. | Open Subtitles | يمكنك التمدد والتمتع بحريتك معظمالعملاءيفعلونهذا .. |
oturabilirsin, özgürlüğünün tadını çıkar. Çoğu müşteri bunun üstüne atlar. | Open Subtitles | يمكنك التمدد والتمتع بحريتك معظمالعملاءيفعلونهذا .. |
Bilirsiniz, sanırım boş günün keyfini sürmekten ve yalnızlık, huzur ve sessizliğin tadını çıkarmaktan hoşlanır. | Open Subtitles | أتعرفين، أعتقد أنّها أحبّت تمديد رجليها، والتمتع بالوحدة والسلام والهدوء. |
Eve gidip ailemle bu anın tadını çıkarmayı istedim çünkü hepsi beraberken ben buradaydım bilirsiniz bütün gün e-postalara cevap verip birkaç kere telefonda konuşmak ve bu benim için çok zordu. | Open Subtitles | فقط ليوم واحد. الذهاب المنزل والتمتع تلك اللحظة مع عائلتي لأنهم كانوا جميعا |
Her gangster, suç faaliyetlerini şehre çekmemeye söz verdiği sürece buraya kaydını yaptırabilir ve konukseverliğin tadını çıkarabilirdi. | Open Subtitles | أي مجرم يمكنه البقاء والتمتع بالضيافة وطالما وعدت العصابات بأن لا تجلب الانشطة الاجرامية لتلك المدينة |
Eğlenmek ve hayatın tadını çıkarmak bizi kötü doktorlar yapmaz. | Open Subtitles | المرح والتمتع بالحياة لا تجعلنا أطباء سيئون |
Sakinleşip manzaranın tadını çıkaralım. | Open Subtitles | دعونا الاسترخاء والتمتع الريف. |
Bizimle birlikte kalabilirsiniz, manzaranın ve çevrenin tadını çıkartabilirsiniz. | Open Subtitles | بإمكانك البقاء والتمتع بمشاهدة مدينتنا |
Kal ve tatlının tadını çıkar. | Open Subtitles | البقاء والتمتع الحلوى الخاصة بك. |
Ramon şimdi Küba'ya ailesinin yanına geri dönmüş gittiği her yerde konforun tadını çıkarıyor olabilirdi. | Open Subtitles | بإمكـان رامـون العودة الأن إلى كوبـا مع عـائلته... مع الكثير من السيارات, والتمتع... بالرفاهية إينمـا ذهب. |
Ramon şimdi Küba'ya ailesinin yanına geri dönmüş gittiği her yerde konforun tadını çıkarıyor olabilirdi. | Open Subtitles | بإمكـان رامـون العودة الأن إلى كوبـا مع عـائلته... مع الكثير من السيارات, والتمتع... بالرفاهية إينمـا ذهب. |
Ancak kalın kafalıysan ve tipin bir Mack kamyonu tarafından öpülmüşe benziyorsa arkana yaslanıp hayatın tadını tenis maçı izler gibi çıkartabilirsin. | Open Subtitles | لو كنت غبي لحد ما ووجهك يبدو كانه تم تقبيله من قبل شاحنة "ماك" يمكنك الاسترخاء، والتمتع بالحياة وكانها مباراة تنس |
Emekliliğinin tadını çıkar. | Open Subtitles | مهلا ، والتمتع التقاعد الخاص بك. |
Neden aşağıya inip manzaranın tadını çıkarmıyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا تأتي نزولا والتمتع بالنظر؟ |
Yalnız yemeğinin tadını çıkart. | Open Subtitles | حسنا، والتمتع عشاء الانفرادي الخاص بك. |
küçük anların tadını çıkarmak konusunda.. | Open Subtitles | والتمتع باللحظات الصغيرة في حياتنا |
Şimdi her köşeden fışkıran şiddetin tehdidi olmadan, işe gidip, çocuklarımızı okula bırakıp küçük zevklerin tadını çıkarabiliyoruz. | Open Subtitles | يمكننا الآن أن نذهب للعمل وتوصيل أطفالنا للمدارس والتمتع بمتع الحياة الصغيرة دون الشعور بتهديد العنف الذي يلوح من كل الزوايا |
gibi. (Kahkahalar) Ya da kendimiz olur ve gezintinin tadını çıkarırız. | TED | (ضحك) أو يمكننا فقط التفتح والتمتع بالرحلة. |
Bu senin için, tadını çıkar. | Open Subtitles | هذا هو عنك، والتمتع بذلك. |