Evet, eğer çatıyı ve köşedeki duvarı çekersek. | Open Subtitles | قد يكون ممكناً لو نقلنا السقف والجدران فى الجانب |
Gırtlak duvarı da kendi kendine sıkılaşacaktır. | Open Subtitles | كي يسمح هذا للطعام بالمرور مباشرة، والجدران ستتضيق ذاتيا. |
Çatı Sago palmiyesinin yapraklarıyla kaplanıyor ağaç kabukları duvarları ve tabanı oluşturuyor. | Open Subtitles | السقف مُغطىً بأوراق نخلة الساغو ولفَّات من لحاء الشجر تصنع الارضية والجدران |
Kirli zemini, çamurlu duvarları ve sıra yerine tahta banklar vardı. | Open Subtitles | الأرض تراب والجدران من الطين ومقاعد صغيرة من الخشب بلا طاولات |
Sarsılan yerlere ve duvarlara bakacak olursak makineyi çalıştırdınız sanırım. | Open Subtitles | أيضا، استنادا إلى اهتزاز الأرضيات والجدران على التخمين انك أطلقت الجهاز |
ama sabah olduğunda, duvarlarda, koltuklarda ve yerlerde kalan kanlarından başka... onlardan geriye hiçbir şey kalmamıştı. | Open Subtitles | لكن في الصباح لا يبقى الكثير منهم فقط الدم الذي ننظفه من على الارضيه ولأثاث والجدران |
Silolarımız arasındaki duvarlar, çözümlerimizin, ortaya çıktığında dahi birbirlerinden kopuk oldukları anlamına geliyor. | TED | والجدران بين صوامعنا تعني أن حلولنا، عندما تظهر، تكون غير مرتبطة ببعضها. |
Çatıyı ve duvarı yık! Ben duvarı yıkıyorum. | Open Subtitles | إتجهوا للخلف ، إنقلوا السقف والجدران |
Bankanın kameraları devre dışı ve duvarları çok kalın | Open Subtitles | الكاميرات مُبطلة، والجدران سميكة لحفرها من الخارج. |
Boruyu kapatırım dedi ama duvarları ve zemini kurutmak için sel yardım ekibi çağırmanız lazım. | Open Subtitles | قال أن بإمكانه إغلاق الأنبوب، لكن يجب عليك أن تجلب خدمة المياه هنا ليجففوا الأرض والجدران |
Eğer ortam sıcaklığı vücutlarınkine on derece yaklaşırsa o zaman kamera insanlarla duvarları ayırt edemez. | Open Subtitles | إذا أقتربت حرارة المحيط من حرارةالجسدبعشرةدرجات... لن تستطيع الكاميرا التمييز بين الناس والجدران |
Ama sabah olduğunda, onlardan geriye yerde, sıralarda ve duvarlarda temizlenmesi gereken kandan başka bir şey kalmamıştı. | Open Subtitles | لكن في الصباح لا يبقى شيء منهم فقط الدم الذي ننظفه من على الارضيه والأثاث والجدران |
Lavaboda, duvarlarda 10 yılın ardından hayal edebileceğin her yerde pas vardı. | Open Subtitles | كان هناك صدأ على المغسله والجدران في كل مكان أتتخيل بعد عشرة أعوام |
Aslında, hücrenin tamamı hiçbir zaman temizlenmemiş ki yerler ve duvarlar kan ve balgamla kaplı. | TED | في الواقع، الزنزانة بالكامل لم تُنظف أبدًا، لذلك فالأرضية والجدران مغطَّاة بالدم والمخاط. |
Ancak son zamanlarda sarayın kapıları sonuna kadar açıldı ve duvarlar da tek tek çökmeye başladı. | TED | ولكن مؤخرا، فإن أبواب القصر أصبحت مشرعة علي مصراعيها، والجدران بدأت تتساقط. |