Kış bitti ve bahar geldi. köprüler yeniden çiçekle doldu. | Open Subtitles | انتهى الشتاء و هاهو الربيع والجسور امتلأت بالزهور مجدداً |
Demiryolları, yollar köprüler ve düşman birliklerine aralıksız saldırılar düzenleniyor, dün... | Open Subtitles | والجسور. وتعرضت قوات العدو لهجمات مستمرة، بالأمس |
Binaları, çiftlikleri, köprüleri, yolları ve ağaçları görmek için gözlerini açık tut. | Open Subtitles | إبق متنبهاً إلى المباني والمزارع والجسور والطرقات والأشجار |
Viyadüklü yolları ve köprüleri boşaltırlarsa, deprem vurduğunda daha az insan ölecektir. | Open Subtitles | أنا فقط أحاول إبعاد الناس عن الطرق بإخلاء الطرق السريعة والجسور |
Yavaş hızdaki kovalamacayı hatırlarsanız insanlar köprülerin, viyadüklerin, otoyol kenarında pankartlar tutuyorlardı... | Open Subtitles | الناس في الحقيقة واقفين بالطريق.. بالشوارع والجسور رافعين لافتات.. |
Tarlalardan, köprülerden, yılışık insanlardan, anılardan uzakta | Open Subtitles | بعيداً عن المراعي والجسور والناسالمعروفينلناجداً.. وعن الذكريات المؤلمة جداً |
Şehirdeki tünellere ve köprülere, amacımıza dikkatinizi çekmek için patlayıcılar yerleştirdik. | Open Subtitles | زرعنا شحنات متفجرة في الأنفاق والجسور حول المدينة |
Demiryolları yollar, köprüler ve düşman askerleri devamlı saldırıya maruz kalıyor. | Open Subtitles | والجسور. وتعرضت قوات العدو لهجمات مستمرة، بالأمس |
Bu defa sadece yollar ile köprüler hasar gördü. | Open Subtitles | هذه المرة اقتصر الضرر على الطرق والجسور. |
Fransızlar, karayolları, tren yolları ve köprüler yaptı. | Open Subtitles | الفرنسيين قاموا ببناء الطرق والسكك الحديدية والجسور |
Ülkenin dört bir yanında harap olmuş yollar ve köprüler olduğunu hepimiz biliyoruz. | Open Subtitles | الجميع هنا يعلم بأننا نعاني من الانحدار القاتل للطرقات والجسور حول الدولة |
Ama köprüler ve tren istasyonunda başarısız olduk. | Open Subtitles | ولكن فشلنا في اتخاذ محطة السكك الحديدية والجسور. |
İngilizce'de de Alman sokakları ve köprüleri olurdu. | Open Subtitles | إن اللغة الإنجليزية لها في الشوارع الألمانية في ذلك، والجسور. |
Bunlar tünelleri, köprüleri, otoyolları inşa eden adamlar. | Open Subtitles | هؤلاء هم الرجال الذين شيدوا الأنفاق والجسور والطرق السريعة. |
Bir bakalım, erkekler ayrıca roketleri, havada asılı köprüleri, anayasal hükümetleri, kar ayakkabılarını, muştayı, tilt oyunu makinalarını, rönesansı bulmuş... | Open Subtitles | لنر ، اخترع الرجل أيضاً المركبات الصاروخية والجسور المعلقة والحكومة الدستورية وحذاء السير على الجليد والمفاصل النحاسية وآلات الكرات والدبابيس وعصر النهضة |
köprüler manzaralarımızda da devasa önem taşıyorlar. Yalnızca devasa değil, bazen küçük ayrıntılar da var ve gerçekten çok öenmli ayrıntılar. Ben bu köprüleri çok güzel kılmakla yükümlü olduğumuza inanıyorum. | TED | والجسور هي ملمح هائل في المشهد الحضاري - وليس فقط الضخمة منها، فهناك جسور صغيرة - ولكنها على درجة عالية من الأهمية، وأنا أؤمن بأنه من واجبنا جعل جسورنا جميلة. |
Yavaş hızdaki kovalamacayı hatırlarsanız insanlar köprülerin, viyadüklerin, otoyol kenarında pankartlar tutuyorlardı... | Open Subtitles | الناس في الحقيقة واقفين بالطريق.. بالشوارع والجسور رافعين لافتات.. |
Her gece, gözlerimi kapatıp kendimi bir faytonda hayal eder bulvarlar boyunca ilerleyip köprülerden geçerken koşuşturan insanları seyre dalardım. | Open Subtitles | كل ليلة كنت اغمض عيني وأتصور الحصون والجسور متخيلة نفسي امشي |
Kıyıya ve köprülere bu fenerleri koyun, ...yaratığın etrafını 6 metre aralıkla sarın. | Open Subtitles | ضع هذه المصابيح على طول الشاطئ والجسور. لتطوق بها ذلك المخلوق على بعد 20 قدما فاصلة. |