"Atıştırmalıklar"ın tüm kalorileri, endüstriyel ekinlerden yani buğday, mısır ve soyadan geliyor. | Open Subtitles | كل هذه الوجبات والسعرات الحرارية نوعية السياسات الزارعية هنا من القمح والذرة |
Bu çoğunlukla pirinç, mısır ve tahıla bağlı olacağımız alanlar. | TED | هذه المناطق التي سوف نعتمد عليها غالباً في الأرز والذرة والقمح. |
"Patlamış mısır ve fıstık yağıyor. " | Open Subtitles | والذرة الصفراء والفستق ينهمران من الجمهور |
Buğday, pirinç ve mısır bitkisel besin kaynağımızın yüzde 95'ini oluşturur. | TED | القمح والرز والذرة تشكل 95 بالمائة من مصادر كوكبنا للغذاء. |
Midelerinin dizayn edildiği üzere ot yemek yerine, soya ve mısır yiyerek yaşamlarını sürdürmeye zorlanıyorlardı. | TED | بدلاً عن قضاء وقتها في أكل الأعشاب الطبيعية، التي تقوم معدتها بهضمها، تم إجبار المواشي على أكل الصويا والذرة. |
Annen senin altından olduğunu düşünüyordu bizde sana sarı çiçeklerin ve mısırın ismini verdik. | Open Subtitles | أمك إعتقدت بأنك مثل الذهب لذا سميناك باسم زهرة والذرة الصفراء |
"Patlamış mısır ve fıstık yağıyor. " | Open Subtitles | والذرة الصفراء والفستق ينهمران من الجمهور |
Kabak, domates, mısır ve kuru fasulye. | Open Subtitles | بَعْض السكواتش والطماطم والذرة والفاصولية الكبيرة |
Domuz eti ve tatlı patates kremalı mısır ve domatesli bamya. | Open Subtitles | لحم الخنزير ، البطاطا الحلوة ، والذرة بالكريمة وبقايا البامية مع الطماطم. |
Bütün gece uğraşıp çok güzel mısır ve elmalı çörekler yapmıştı. | Open Subtitles | صنع فطيرة بالتفاح والذرة لذيذة ليدخل بها كطبق رئيسي الليلة... |
Yulaf, mısır ve buğday yeriz. Kahvaltıyı çok severiz biz. | Open Subtitles | #إنها بالشوفان والذرة والدقيق# |
Yulaf, mısır ve buğday yeriz . | Open Subtitles | #إنها بالشوفان والذرة والدقيق# |
Lolipop, iki red bull soslu mısır, ve loto kuponu. | Open Subtitles | المكسرات والذرة والتذاكر |
Tanrılar, lordlar ve mısır yer altına gömüldü. | TED | كان يتمّ دفن الآلهة والأمراء والذرة في العالم السفليّ. |
Yerli balın hurma ve mısır karışımı bir tadı vardır. | Open Subtitles | العسل المحلي يكون طعمه مثل التمر الهندي والذرة |
Evet, hepimiz zorundaydık. Biraz süt ve mısır için. | Open Subtitles | أجل جميعنا اضطررنا في سبيل بعض الحليب والذرة. |
Evet, o benim meşhur fasulye ve mısır ekmeğim. | Open Subtitles | نعم، وهذا هو "ى" الشهير الفلفل الحار والذرة الخبز. |
Farmville'deki Konfederasyon askerleri o kadar açlarmış ki at dışkısını, tohum ve mısır için eşelemişler. | Open Subtitles | -حتى أنهم بحثوا عن البذور والذرة من براز الخيل |
Annen senin altından olduğunu düşünüyordu bizde sana sarı çiçeklerin ve mısırın ismini verdik. | Open Subtitles | أمك إعتقدت بأنك مثل الذهب لذا سميناك باسم زهرة والذرة الصفراء |