Sanki durgun bir havuz içinde yaşıyor gibiydim ve kanser beni daha büyük denizden ayıran kaya parçasını dinamitledi. | TED | كان كما لو كنت أعيش في بركة راكدة والسرطان فجر الصخرة التي تفصل بيني وبين البحر الأكبر |
Ancak, eğer herhangi bir yüksek riskli davranışlarla iç içe değilseniz bile, yine de kalp hastalığı veya kanser olma ihtimaliniz var. | TED | ولكن اتضح أنه حتى لو كنت لا تنخرط في أي سلوكيات عالية المخاطر فأنت لا تزال معرضا للإصابة بأمراض القلب والسرطان |
Esasen diğer hastalıkların olasılığını da artırıyor: Örneğin; diyabet, kalp hastalıkları, felç, yüksek tansiyon ve kanser. | TED | وهي تزيد بشكل كبير إحتمالية حدوث الأمراض. كالسكري، وأمراض القلب، والسكتة القلبية، وإرتفاع ضغط الدم، والسرطان. |
Endüstrinin pozisyonu lehine olacak çalışmalar yapmaları için bilim adamlarına para ödemek kalple ilgili ve kanserle ilgili kurumlar gibi mesleki organizasyonlara para ödemek, basında yanıltıcı beyanlar yayınlamak, endüstrinin işine yaramayan bilimi | Open Subtitles | دفع المال للعلماء لعمل دراسات تدعم تلك المصانع بشكل مفضل لها دفع المال لمنظمات متخصصة مثل المنظمات المتخصصه بأمراض القلب والسرطان |
Fakat günümüzde hâlâ bazı bulaşıcı hastalıklar ve kanserin farkına varma ve teşhis koyma aşamalarında büyük zorluklar ile karşılaşıyoruz. | TED | لكننا ما زلنا نواجه اليوم تحديات كثيرة في كشف وتشخيص العديد من الأمراض التي تهدد الحياة مثل الأمراض المُعدية والسرطان |
Bu kanser adi suçlardır ve kenti yeniden kuracak iki milyon kişi işbaşı yapmadan bu tümörü kesip atmak gerek. | Open Subtitles | والسرطان هو الجريمة, ولا بد أن يثستأصل قبل أن نُوظِّف المليونين عامل والذين سيقومون بإحياء هذه المدينةمرة أخرى |
Komplocular ve kanımda yayılan bu kanser ile arasındaki bağlantının inkâr edilemez ve somut kanıtı. | Open Subtitles | دليل جيني ملموس وغير قابل للنفي.. لعلاقة بين مدبِّري المؤامرات.. والسرطان الذي يسري الآن بتيار دمي. |
Sen onu sınıyorsun, kanser onu sınıyor, oğlunun hastalığı onu sınıyor. | Open Subtitles | أنتَ إختبار، والسرطان اختبار له ابنه المُعاق إختبار |
AIDS ve kanser gibi hayatı tehdit eden hastalıklara deva bulmaları için, | Open Subtitles | ' وإستدعى المتخصصين من أمريكا ' لعلاج الأمراض التي تهدد الحياة ' ' مثل مرض والسرطان |
...ve damar sertliği ve kanser ve bağışıklık sistemi hastalıkları... | Open Subtitles | و تصلّب الأوردة والسرطان. مرض جهاز المناعة. |
Bunlar aynı ülkelerdeki kalp krizi ve kanser ölümü rakamları. | Open Subtitles | و هذا هو رقم الوفيّات الناجمة عن مرض القلب والسرطان في نفس هذه البلدان. |
Bu kanser geride bir şey kalmayana kadar çocuğu yedi bitirdi. | Open Subtitles | والسرطان بدأ يأكل الصبي يوماً بعد يوم حتى لم يتبقى منه شي |
Benim gibilerin çoğu gibi ailemde diyabet, kalp hastalığı ve kanser geçmişi var. | Open Subtitles | كالكثير مننا، عندي تاريخ عائلي مِن السكري، مرض القلب والسرطان. |
Ve kanser, tümör, kendi dokunla büyüttüğün bir şey. | TED | والسرطان ، ورم ، شيء ينمو من الأنسجة الخاصة بك . |
Bu demek oluyor ki, bu mikro çevre ve o hücreleri çevreleyen ortam, aslında kanser genlerine ve kanser hücrelerine ne yapmaları gerektiğini söylüyor. | TED | هذا يعني أن هذه البيئة متناهية الصغر والسياق الذي يحيط هذه الخلايا في الحقيقة يخبر الخلية السرطانية والسرطان ماذا يفعلان |
Alzheimer ve kanser gibi hastalıkları tedavi etmek isteriz. | TED | نريد شفاء الأمراض كالزهايمر والسرطان. |
Bu şeker ve kanser hakkında bir konuşmadır. | TED | هذه محادثة عن السكر والسرطان. |
Özellikle bizimki gibi yüksek gelirli ekonomilerde, ölümlerin büyük bir kısmı yavaş ilerleyen hastalıkladan kaynaklanıyor: kalp rahatsızlığı, kronik akciğer hastalığı, kanser, Alzheimer, diyabet bunlardan birkaçı. | TED | وخصوصاً في البلدان ذات الدخل المرتفع مثلنا، وجزء كبير من هذه الوفيات سببها الأمراض بطيئة التفاقم، كأمراض القلب وأمراض الرئة المزمنة والسرطان وألزهايمر والسكري، لتعديد بعضها وحسب. |
Plastik şişe ve kanserle ilgili bir şeyler okudum. | Open Subtitles | قرأت عن البلاستك والسرطان |
Biz 5 çocuğun, batmış bir işin ve kanserin üstesinden geldik. | Open Subtitles | لقد نجونا من خمسة اطفال فشل مشروع تجاري, والسرطان |