Çok uluslu şirketler, daima daha büyük zenginlik ve güç peşinde koşuyorlar. | Open Subtitles | الشركات المتعددة الجنسيات, مهتمة أكبر من أي وقت مضى في الثروة والسلطة. |
Ve modern ülkemizde bilimin zenginlik ve güç arasındaki dengeyi sağlama durumu ortadan kalkmıştır. | TED | وفي بلدنا الحديث، دور المنطق لم يعد يضم التفكير بين الثروة والسلطة بالشكل الذي كان عليه. |
Hadi, ona biraz daha tavuk ver. salata da. | Open Subtitles | هيا, أعطِه المزيد من الدجاج والسلطة أيضاً |
ve gücü elinde bulunduranlar ve normal insanların paralarını sömürenler. | Open Subtitles | والذين يملكون المال والسلطة لإستغلال الأشخاص العاديين. |
Fakat birçok kişi bunu para, güç ve seyahat için yapıyor. | TED | لكن الكثير من الناس دخلوا العلم من أجل المال والسلطة والسفر. |
Amerikan rüyasının mihrabında sadakatle diz çökmüştüm ve tüm zamanımda tanrılara dua ediyordum, başarı, para, ve güce. | TED | لقد ركعت بإخلاص أمام مذبح الحلم الأمريكي، مبتهلًا إلى آلهة زماني بالنجاح، والمال، والسلطة. |
Yani, modern mimari, sermaye ve gücün bir sembolü haline gelmiş. | TED | وبالتالي، أصبحت الهندسة المعمارية الحديثة رمزاً لرأس المال والسلطة. |
Zekice yapılan sol topuk, ilave yükseklik ve otorite sağlıyor. | Open Subtitles | الكعب اليسار يعزز بشكل ذكي، الذي يعطي الإرتفاع والسلطة الإضافية. |
80'lerde TV programlarında bir diğer sıçrama kontrol ve güç ile ilgiliydi. | TED | طفرة أخرى في الثمانينيات -- طفرة أخرى في عروض حول السيطرة والسلطة. |
Sana ipekler, mücevherler, servet ve güç verebilirim! | Open Subtitles | ويمكنني أن أعطيك الحرير والمجوهرات والثروة والسلطة |
Kimlik duygusu, disiplin, bilgi ve güç. | Open Subtitles | الشعور بالهوية , والانضباط, المعرفة والسلطة. |
Devlet, 100,000 feodal kraliyetten oluşuyor ve hepsi de para ve güç için savaşmakta. | Open Subtitles | الحكومة عبارة عن مؤسسات كثيرة تتصارع من أجل المال والسلطة |
Bu işte para ve güç olduğunu biliyor. | Open Subtitles | ولأنه يعلم أن هذا العمل يحوي المال والسلطة |
Hayır, tanıdığım adamlar para ve güç peşindeydiler. | Open Subtitles | لا، الرجال الذين أعرفهم يريدون المال والسلطة |
Çorbaya karşı salata savaşı diğer odayı kasıp kavuruyor. | Open Subtitles | هناك شجار عن الشوربة والسلطة في الغرفة الأخرى |
Aslında senin suratına salata artığı ve çırpılmış yumurta atmam lazım. | Open Subtitles | بالله عليك يجدر بي رجمك بالبيض والسلطة الفاسدة |
Öğlen de sadece salata. Bu şekilde bağırsakların mükemmel çalışır. | Open Subtitles | والسلطة للعشاء وستكون حركة أمعاءك مثالية |
Bir adamla parası ve gücü için çıkmaktan çok daha fazlası Ünlü tablolar, uçaklar, gemiler ve toprak için de. | Open Subtitles | الكثير ليعود الرجل لله المال والسلطة. الفن والطائرات والقوارب والأرض. |
Serveti ve gücü onu sübyancılık skandallarından kurtarabilir ama bu dirsekliği satın alamaz! | Open Subtitles | حسنا، كل ثروته والسلطة قد تحصل له قبالة هوك في فضيحة جنسية القاصرات، لكنها لن يشتري له هذا مسند الذراع! |
193 tane ulus devlet var ama güç ve etki konusunda onlara rakip olan en az bir o kadar da şehir var. | TED | لدينا 193 دولة وطنية، ولدينا العديد من المدن التي بدأت تنافسهم في القوة والسلطة. |
Tüm bu paraya ve güce rağmen pnun tek önemsediği onun aklıydı. | Open Subtitles | كل النقود والسلطة وكل ما أهتمت به كانت له |
Eğer paranın ve gücün cazibesini ortadan kaldırabilirsem belki kendi insanlığını keşfedebilir diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أني لو أزلت الإغراءات التي لديه بفعل المال والسلطة لربما حينها سيكون قادرا |
Scully'de bununla ilgili kanıt var. Kanıtlar bilirkişiler ve otorite tarafından da geçerli bulundu. | Open Subtitles | الدليل حقّق من قبل a العالم والسلطة. |
Neden yaptığım patates salatası ve şnitzeli yerken bu konuyu bana anlatmıyorsun? | Open Subtitles | ونحن نتناول شريحة اللحم الجميلة والسلطة التي أعددتُها |