Güzel olandan bahsetmiyoruz. doğru ve yanlıştan bahsediyoruz. | Open Subtitles | إننا لا نتحدّث عن الألطف، بل نتحدّث عن الخطأ والصواب. |
Diyelim ki, son zamanlarda birini sevmenin insana doğru ve yanlış arasındaki farkı unutturduğunu öğrendim. | Open Subtitles | لنقل فحسب أنني تعلمت مؤخراً .. كيف أحبّ شخص ما الذي يجعلك تنسى الإختلاف بين الخطأ والصواب |
Bence kalp doğru ve yanlışı ayırt edemiyor. | Open Subtitles | اعتقد ان القلب لا يميز بين الخطأ والصواب |
Trajedi sonrası baskın bir rol modelini idolleştirmek Doğruyla yanlışı ayırt etmeyi zorlaştırabilir. | Open Subtitles | محبة قدوة مسيطرة في صحوة مأساة قد تجعل الخط بين الخطأ والصواب ضبابي |
Oğlum Doğruyla yanlışı ayırt etmeyi bilir. | Open Subtitles | إنه يعرف الفرق بين الخطأ والصواب. تأكدوا من هذا. |
Bence onu hastaneye kaldırmalarına neden olan deliliği, yalnızca numaraydı ama bir süre sonra doğruyu yanlıştan ayırma yetisini kaybetti. | Open Subtitles | أعتقد أنه تظاهر بالجنون الذي جعله حبيساً. لكن في مرحلة ما، فقد المقدرة على التمييز بين الخطأ والصواب. |
Dersin ilk günü, doğru ile yanlış arasındaki farkı bildiklerini söyle. | Open Subtitles | في أول أيام الدراسة، أخبرهم أنهم يعرفون الفرق بين الخطأ والصواب. |
Ve şartlar neyin doğru, neyin yanlış olduğunu değiştirmez. | Open Subtitles | والظروف لا تتغيّر الخطأ يبقى خطأً والصواب يبقى صوابًا |
doğru ve yanlış arasındaki çizgi bulanıklaşıyor. | Open Subtitles | وأظن أن الفرق بين الخطأ والصواب لم يعد واضحا |
Suçları işlediği sırada doğru ve yanlış arasındaki farkı gayet iyi biliyordu. | Open Subtitles | من الواضح أنه كان يفهم جيدًا الفرق بين الخطأ والصواب وقت ارتكاب الجرائم |
Sanırım doğru ve yanlışı şirket için en iyi olanla karıştırıyorsun. | Open Subtitles | أظن أنك تسمح لمسألة التفريق بين الخطأ والصواب بالتأثير على مصلحة الشركة. |
Bir yerlerin ötesinde doğru ve yanlış bir bahçe var... | Open Subtitles | "في مكان ما بعد الخطأ والصواب هناك حديقة، |
Yasalar... bütün bu doğru ve yanlış fikri bütün hayatını buna adadın, değil mi? | Open Subtitles | القانون... التصور الكامل للخطأ والصواب... لقد وهبك حياتك له، صحيح؟ |
doğru ve yanlış onun için çok önemliydi. | Open Subtitles | كان يهتم جداً للخطأ والصواب |
Baban seni iyi yetiştirmiş, sana Doğruyla yanlışı öğretmiş. | Open Subtitles | لقد أحسن والدك تربيتك. علمك التمييز بين الخطأ والصواب. |
O zengin suratını dağıtırsam Doğruyla yanlışı sen de ayırt edemezsin. | Open Subtitles | في الماضي كنت لاتعرف الفرق بين الخطأ والصواب لأنك كنت تلبس الوجه الغني |
Doğruyla yanlış arasındaki farkı ögretmek zordur. | Open Subtitles | تعليم الفرق بين الخطأ والصواب صعب |
Doğruyla yanlış arasındaki farkı biliyorum. | Open Subtitles | أعلم ماهو الفرق بين الخطأ والصواب |
İyiyle kötünün, Doğruyla yanlışın varlığına inanıyorum. | Open Subtitles | أؤمن بوجود الخير والشر والصواب والخطأ |
Mickey ve Mallory Doğruyla yanlış arasındaki farkı biliyor. | Open Subtitles | ميكي) و (موليري) يعرفان الفرق) بين الخطأ والصواب |
doğruyu yanlışı önemseyen biri... ya da ben seni vurmadan önce... ona bin ve git. | Open Subtitles | يعني أن هناك جواد في الخارج بانتظارك عليك امتطائه قبل أن يقتلك أحد لا يهمه الخطأ والصواب وإلا قتلتك أنا |
Babası yokken, ona doğruyu ve yanlışı öğretecek birine ihtiyacı var. | Open Subtitles | من دون والده،سيحتاج إلى شخص ليعلمه الفرق بين الخطأ والصواب. |
Şahsi tecrübeleri olan kişilerin önyargıları doğru ile yanlışı neyin tanımladığı hakkında düşünceleri olan kişilerin... | Open Subtitles | أشخاص لهم تجاربهم الخاصة وميولهم ومشاعرهم حيال ما يعرّف الخطأ والصواب. |
Evlilikte neyin doğru neyin yanlış olduğu hakkındaki tüm inancıma böyle bir şeyle karşılaşırsam, yapacağımı düşündüğüm her şeye ters düşmesine rağmen. | Open Subtitles | حتى وأن ذلك خالف كل ما أؤمن به حيال ما الخطأ والصواب في الزواج حيال ماظننتي سأفعله حينما أوجه شيئًا كهذا... |