Ve öğle yemeği. Önümüzdeki hafta yardım toplanacağından bahsettim mi? | Open Subtitles | والغداء 0 وهل ذكرت انه هناك مزاد الأسبوع القادم ؟ |
Çocuklarınız okulda, kahvaltı ve öğle yemeklerinde süt içiyolar, değil mi? | TED | ينبغي أن يتناول أطفالكم اللبن في المدرسة، الإفطار والغداء. صحيح؟ |
Kahvaltı öğleye, öğle yemeği de akşama gelebilir. | Open Subtitles | الفطور قد يظهر بالغداء والغداء بوقت العشاء |
Ve öğle yemeği. Önümüzdeki hafta yardım toplanacağından bahsettim mi? | Open Subtitles | والغداء وهل ذكرت أنه هناك مزاد الأسبوع القادم ؟ |
Sabah öğlen organik besinler, gece yatakta da orgazm. | Open Subtitles | فاكهة على الفطور والغداء والعشاء، وامارس الجنس للتحلية |
Sadece kahvaltıda ve öğle yemeğinde açık olacağız. | Open Subtitles | الان نريد فقط ان نغتح المطعم للإفطار والغداء |
Bütün sağlıksız yemek seçimlerimi okulda kahvaltı ve öğle yemeğinde yapıyorum. | Open Subtitles | كل قراراتي السيئة تكون في المدرسة في وقت الفطور والغداء |
Malafatları kahvaltıda, öğle yemeğinde ve akşam yemeğinde çıtır çıtır yerim. | Open Subtitles | بأنني آكلها على وجبة الإفطار والغداء والعشاء |
Hayır, sadece şirketteki herkese kahvaltıda, öğle yemeğinde akşam yemeğinde malafat yediğini söyleyeceğim. | Open Subtitles | لا، بكل بساطة سأخبر كل المتواجدين هنا بأنك قلت: أنك تتناول قضيب على وجبة الإفطار والغداء والعشاء |
Malafatları kahvaltıda, öğle yemeğinde ve akşam yemeğinde çıtır çıtır yerim. | Open Subtitles | بأنني آكلها على وجبة الإفطار والغداء والعشاء |
Hayır, sadece şirketteki herkese kahvaltıda, öğle yemeğinde akşam yemeğinde malafat yediğini söyleyeceğim. | Open Subtitles | لا، بكل بساطة سأخبر كل المتواجدين هنا بأنك قلت: أنك تتناول قضيب على وجبة الإفطار والغداء والعشاء |
Sabah, öğle, akşam bundan verirdim. | Open Subtitles | كنت أعطيها له في الإفطار والغداء والعشاء |
Kahvaltı ve öğle yemeği arası bir öğün. | Open Subtitles | إنها كلمة تعبر عن الجمع بين الفطور والغداء. |
Düşünün ki, bir kahvaltı, bir öğle ve bir de akşam yemeği planlamak durumundasınız 500.000 kişi için ve bunun için belirli bir bütçeniz var, diyelim ki ayda 6,5 milyon dolar. | TED | تخيلوا أنه يجب عليكم تخطيط الفطور والغداء والعشاء من أجل 500,000 شخص، ولديكم ميزانية محددة فقط لفعل ذلك، لنقل 6.5 مليون في الشهر. |
Geç yapılan kahvaltı var da, geç yapılan öğle yemeği yok? | Open Subtitles | إذ أنها وجبة بمزيج من الفطور والغداء |
Teneffüsle öğle yemeği arasındaydı. | Open Subtitles | لقد كان فقط بين التعطل والغداء |
Sen kahvaltıyı öğle ve akşam yemeğini birlikte mi yapıyorsun? | Open Subtitles | هل تتناولين الفطور والغداء والعشاء معا؟ |
Doctor kayıp değil, kahvaltı oldu ve bizde öğle yemeği olacağız. | Open Subtitles | الطبيب ليس في عداد المفقودين , ميسي! وقال انه الفطور والغداء ونحن. |
Sabah, öğlen, akşam hamburger yiyorlar. | Open Subtitles | يأكلون "البرغر" في كل وقت، الإفطار والغداء والعشاء |
Sabah, öğlen ve akşam. | Open Subtitles | على الفطور والغداء والعشاء |
Sabah ile öğlen arasında olan herşeyi. | Open Subtitles | كل ما حدث بين الفطار والغداء |