Bir de kızgın olanlarla tanıştım, ve kızgınlık şiddete dönüşebilir, ve hepimiz buna aşinayız. | TED | ومن ثم إلتقيت بعضهم من الذين كانوا غاضبين، والغضب الذي تحول إلى عنف، وجميعنا مطلع على ذلك. |
Öyle üzgün, öyle kızgın ve sinirlisin ki, ne oldu sana böyle? | Open Subtitles | أنت بغاية الحزن والغضب والتضايق وعلى ماذا؟ |
Bu kızgınlık ve hüsran hislerinden arınmak için bazı basit gevşeme araçlarını öğreniyoruz. | Open Subtitles | نحن على وشك أن نتعلم بعض أدوات الاسترخاء البسيطة لتهدئة مشاعر الأحباط والغضب |
Ruhlar dünyasına son zamanlarda gelen insanlar buraya karanlık ve öfke getirdiler | Open Subtitles | الأشخاص الذين قدموا إلى عالم الأرواح مؤخرا , قد جلبوا الظلام والغضب |
Sinir ve hınç senelerdir süren huzurumuzu bozmak için buraya geldi. | Open Subtitles | الخوف والغضب يهددان بفصل أولئك من عاشوا بصحبتنا كثيراً، لسنوات عديدة |
''Aşk Her Yerde'' ile ''Hızlı ve öfkeli'' birleşiyor sanki. | TED | وكأنه "الحب، في الواقع" يلبي متطلبات سلسلة أفلام "السرعة والغضب". |
İnsan zihninin, süregelen düşmanlık ve öfkenin üstesinden gelişinin gücüne tanıklık etmek üzereyiz. | Open Subtitles | نحن على وشك مشاهدة قوة العقل البشري يتغلب على سنوات من العداء والغضب |
Afrikalılar olarak ruh sağlığına hep mesafeyle, cehaletle, suçlulukla, korkuyla ve öfkeyle yaklaştık. | TED | غالباً ما نستجيب نحن الأفارقة للصحة العقلية بالابتعاد، والتجاهل، والشعور بالذنب، والخوف، والغضب. |
Onu korkuya ve öfkeye kapıldığı bir anda vurdu. | Open Subtitles | إطلقت النار علية فى لحظة من الخوف والغضب |
İncinmiş ve kızgın hissediyorum ve şu an biraz sarhoşum ve boktan davrandığını söylemek için buradayım. | Open Subtitles | شعــرت بالألم والغضب وفي هــذه اللحظة بدأت بالشــرب اذا أنا هنا لأخــبرك بأنك مقرف |
İhanete uğradığı için kızgın olduğunu ve bizim için tehdit oluşturacağını belirtmiş. | Open Subtitles | إنه يشعر بالخيانة, والغضب ويقوم بالتهديدات ضد مصالحنا |
Sıkkın ve kızgın, lanet olası boynunu kırmak ister bir haldeyim, eskisi gibi. | Open Subtitles | أشعر بالملل والغضب وأُريد أن أدق عنقكِ كما كان الحال سابقاً |
Yetim olarak büyüdüğünden beri, bir evin ne olduğu konusunda sağlıklı perspektif şekilde gelişimini durdurduğu için kızgın. | Open Subtitles | بما أنه تربى يتيما والغضب الذي طوره منعه من تطوير منظور سليم |
Karısıyla evleneceğim de biraz kızgın ve üzgün. | Open Subtitles | سأتزوج من زوجته لذلك يشعر بشيء من الجنون والغضب |
İnanılmaz tepkiler ve kızgınlık ülkenin etrafında zor oluyor. | Open Subtitles | ردود فعل تجمع بين عدم التصديق والغضب انتشرت عبر البلاد |
Şimdilik kızgınlık, ihanet, dehşet ve mutsuzluk. | Open Subtitles | إلى الآن لا يوجد سوي الخيانة والغضب والزعل والخوف |
Acıklı ve öfke dolu anlar yaşanırken MMD elçileri zor bela | Open Subtitles | بين مشاهدٍ من الحزن والغضب كان هنالك فارقٌ ضئيل في الأصوات |
Sinir, şaşkınlık ve kendine duyduğu nefretle doluydu. | Open Subtitles | والغضب يملأها مع الحيرة ،وكره الذات |
Yüzyıllar önce karanlık ve öfkeli zamanlarda üç yabancının yolları kesişti. | Open Subtitles | قبل قرون، فى أزمنه الظلام والغضب إختار القدر ثلاثة غرباء |
Bizler kalbimizde adaletsizliğin ve öfkenin köpürdüğünü hissederken, Roma, sokaklarımızı askerlerle dolduruyor. | Open Subtitles | عندما نشعر بالظلم والغضب متماوج في قلوبنا، روما تملأ شوارعنا مع الجنود. |
Ayarsız bir öfkeyle zıplarlar, ayaklarını yerlere vurur, yumruklarını sallaya sallaya bağırırlar. | Open Subtitles | انهم يقفزون ويلوحون بأيديهم وينفجرون بالحماس والغضب |
İnsanlar acı ve öfkeye kapılmadan dinlediğinde neler olduğuna şaşırırsınız. | Open Subtitles | ستكون متفأجى مالذي سيحدث لو كانوا البشر ينصتون من دون الأخضاع إلى كل ذلك الألم والغضب |
Dokuz anlaşmazlığı ve öfkeyi; sekiz ölümü ve yıkımı simgeler. | Open Subtitles | الـ9 للنزاع والغضب ،، والـ8 تمثل الموت والتحلل ،، الثمانية |