Bilmiyorum, şu an, bir ev ve birkaç çocuk beni tatmin ederdi. | Open Subtitles | لا أعلم، ولكنني الآن قد أكون قانعةً ببيت والقليل من الأطفال، تعلم |
Ben sadece kendim ve birkaç iyi arkadaş için güvenli bir yer sağlamaya çalışıyordum. | Open Subtitles | كنت أحاول فقط الحفاظ على ,ملاذا آمن ,لنفسي والقليل من الأصدقاء الجيدين |
Bunu şöyle anlayabiliyoruz: düğmenin yarıçapıyla genişliğini toplayıp çok az pay ekliyorsunuz. | TED | والطريقة لاكتشاف ذلك هي: قطر الزر بالإضافة لعرضه، والقليل من السهولة. |
Yapacak çok iş var ve yeterince zaman yok. | Open Subtitles | الكثير لتفعله والقليل من الوقت |
Sadece Karen ve bir kaç önemli danışmanın giriş izni var. | Open Subtitles | كارين والقليل من المستشاريين لديهم القدرة على النفاذ إلى هذا المكان |
Az magnezyum, sodyum tuzları bir tutam perklorat, bir parça stronsiyum nitrat biraz da okus pokus. | Open Subtitles | القليل من المغنسيوم والبعض من كلوريد الصوديوم والقليل من البيركلورات وبعض نترات السترونتيوم والقليل من البلين. |
Daha çok Teddy Roosevelts ve daha az Franklin Roosevelts görmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد رؤية المزيد من تيدي روزفلت والقليل من فرانكلين روزفلت |
Carlos, bunun şekeri çok, pufu az olmuş. | Open Subtitles | (كارلوس)، الكثير من السكر والقليل من الخطمي |
İçine pırasa koyardı ve... ve bir parça da domuz pastırması. - Mükemmeldi. | Open Subtitles | إنها تضع عليه الثوم والقليل من اللحم المقدد إنه لذيذ |
Sadece gözlemle ve biraz araştırmayla sizin ve oğlunuzun bu aileden olduğunuzu anladım. | Open Subtitles | من خلال المراقبه والقليل من التطفل أدركت أنتِ و أبنك من تلك العشيره |
Bekle. Hazır ol, evlat. Daha önce hiçbir insanın görmediği ve birkaç köpeğin gördüğü bir şeye şahit olacaksın. | Open Subtitles | استعد يا فتي , انت علي وشك رؤية شئ لم يره اناسا من قبل والقليل من الفصائل الاخري |
Biraz dürüstlük ve birkaç hatıranın neleri başarabileceği çok şaşırtıcı, değil mi? | Open Subtitles | حسناً انه لأمر رائع ماتفعله الصراحه، والقليل من الذكريات، صحيح |
Tamam, o zaman. Birkaç tane telgraf birikti ve birkaç tane de alıcı var. | Open Subtitles | هنالك القليل من الرسائل المكدسةُ والقليل من الطرودُ |
Artık ışık yayan, bunun yanında çok az ısınan aydınlatıcılarımız var. | TED | الآن لدينا مصابيح تنتج ضوء والقليل من الحرارة كأمر ثانوي. |
Yapılacak çok iş var, millet, ama çok az zamanımız var. | Open Subtitles | هناك الكثير لعمله ، أيها الناس والقليل من الوقت لإنجازه |
Mahkeme senin gibi mahkumlar için fazla zaman ayırmaz... bu ülkede çok fazla tutuklu ve çok az mahkeme var. | Open Subtitles | في هذه البلادِ هناك الكثير مِنْ السجناءِ والقليل من المحاكمِ الكثير مِنْ قضايا السجناءِ ياتي الحكم بعد مَوتهم |
Yapacak çok iş var ve yeterince zaman yok. | Open Subtitles | الكثير لتفعله والقليل من الوقت |
Yapacak çok iş var ve yeterince zaman yok. | Open Subtitles | الكثير لفعله والقليل من الوقت |
Yapacak çok iş var ve yeterince zaman yok. | Open Subtitles | الكثير لفعله والقليل من الوقت |
Onun üniversiteye gidip mühendis olmasını isteriz, ama bağışlarımız sadece temel şeyleri baz alıyor: Çadır ve battaniyeler, yatak ve kap kaçaklar, erzak ve bir miktar ilaç. | TED | نودّ لو نساعده على الذهاب إلى الجامعة ونساعده ليصبح مهندساً، ولكن الأولوية لتمويلكم يركز على أساسيات الحياة: الخيام والبطانيات والفرش وأدوات المطبخ والحصص الغذائية والقليل من الدواء. |
Mayonezli balık sosu ve bir tutam fesleğen. | Open Subtitles | صلصة سمك مع المايونيز والقليل من الريحان. |
Küçük bir ağrı,bir parça keder, sıradan bir acı. | Open Subtitles | الوخز الصغير والقليل من التقرح والألم العشوائي |
Saat 9:00 ve 17:00 arası çalışan, daha çok tako gecesi ve daha az düşmanımız olsaydı. | Open Subtitles | مواعيد العمل العادية المزيد من ليالي التاكو والقليل من المؤامرات الشريرة |
Üstelik, inek gübresi yerine böcek gübresi ürettiğinizde bir kilo gübre karşılığında çok daha az amonyak ve daha az sera gazı üretmiş oluyorsunuz. | TED | وعلاوة على ذلك، للكيلوغرام الواحد. من السماد، لديك القليل والقليل من الأمونيا والغازات المسببة للاحتباس الحراري أقل عندما يكون لديك سماد الحشرات وعندما يكون لديك سماد البقر |
Haklısınız senyör, ben de tam onu diyecektim. Phil! Şekeri çok, pufu az olmuş! | Open Subtitles | نعم سيّدي، كنت سأقول هذا للتوّ يا (فيل)، الكثير من السكر والقليل من الخطمي |
bir parça metal, bir kase cıva, bir parça da mantar tıpa. | Open Subtitles | كقطعة معدن، وعاء به زئبق والقليل من الفلين. |
Ama bir duyguya kapıldım, kötü ve biraz da kızgın hissettim. | TED | لكن انتابني شعور، شعرت بالسوء والقليل من الغضب. |