ويكيبيديا

    "والكبريت" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • sülfür
        
    • Kükürt
        
    • Cehennem
        
    • azabı
        
    • kükürtle
        
    • ve sülfürden
        
    İçeriğinde potasyum, nitrojen, sülfür, karbon, nikel ve demir var. Open Subtitles آثار البوتاسيوم و النيتروجين والكبريت والكربون، النيكل والحديد.
    Toz; silis, sülfür alaşımları ve sentetik lastikten oluşmuş. Open Subtitles الغبار تمّ تكوينه من السيليكا والكبريت ومطاط صناعي
    Atmosferdeki nitrojen, sülfür ve oksijen yeryüzü soğurken asit yağmurlarını oluşturdu. Open Subtitles اتحد النيتروجين والكبريت والأوكسجين في الجو مكوناً المطر الحمضيّ بينما بردت الأرض.
    İçinde ateş ve Kükürt olan eski hikayeler keşke doğru olsaydı diyeceksiniz. Open Subtitles سيجعلكم تتمنّون لو أنّ حكايات العهد القديم عن النار والكبريت كانت صحيحة
    Örneğin, kurşun ve Kükürt atomlarından oluşan kübik yapıdaki galenit. TED الجالينا على سبيل المثال، التي لديها بنية مكعب مكونة من ذرات الرصاص والكبريت.
    Çünkü kafan kötü Cehennem azabı saçmalıklarıyla dolu. Open Subtitles ذلك سبب ان رأسك مملوء بكلّ ذلك الصديق النار والكبريت الهراء
    - İsa bizi kurtarmaya geldi, lanetlemeye değil. - "Onların yeri, kükürtle yanan ateş gölüdür. Open Subtitles جاء السيد المسيح لإنقاذنا لالكي يلعننا سيكون لهم نصيبهم في البحيرة التي سيحترقون بها بالنار والكبريت
    Barut güherçile ve sülfürden yapılır. Open Subtitles يتكون البارود من الملح البارود والكبريت.
    Aluminyum, magnezyum tozları potastum klorat ve sülfür bileşiği. Open Subtitles آثار لبودرة الألمنيوم , المغنيسيوم, و كلورايت البوتاسيوم والكبريت
    Hidrojen gazı, karbondioksit ve demir, nikel, sülfür içeren mineraller. Open Subtitles غاز الهيدروجين وثاني أكسيد الكربون والمعادن التي تحتوي على الحديد، النيكل والكبريت
    Karbon, hidrojen, oksijen, nitrojen, fosfor ve sülfür gibi organikleri tattık. Hepsi oradaydı. TED تذوقنا طعم المواد العضوية- الكربون والهيدوروجين والأكسجين، والنيتروجين والفوسفور والكبريت - كانت جميعًا هناك.
    Maktulün kemikleri, karbon, nitrojen, oksijen ve sülfür içeren tortulu kaya tozu ile kaplıydı. Open Subtitles ...إذن,عِظام الضحية كانت مُغطاه بغبار الصخور الرسوبية تتكون من الكربون,والنيتروجين,والأوكسجين والكبريت
    Stronsiyum, magnezyum, potasyum ve sülfür. Open Subtitles سترونتيوم، مغنيسيوم، بوتاسيوم والكبريت.
    İncil'e bakacak olursak, Cehennem, ateş, Kükürt ve sonsuz işkencenin olduğu bir yer olarak tarif edilmektedir, Open Subtitles إن نظرنا إلى الإنجيل فإن الجحيم قد وصف بمكان شبيه كهذا مليء بالنيران والكبريت ،والعذاب الأبدي
    Yangın kaynaklı kokuları tespit eder. Potasyum, Kükürt. Open Subtitles هذا يلتقط رائحة البوتاسيوم والكبريت
    - Ateş ve Kükürt uygun değil miydi? Open Subtitles -ألم يكن "النار والكبريت" متاحاً؟
    Ateş ve Kükürt uygun değil miydi? Open Subtitles "ألم يكن "النار والكبريت" متوفراً؟
    Babası şu Cehennem azabı kiliselerinin birinde papaz. Open Subtitles كان والده قسيساً في واحدة من كنائس النار والكبريت اليهودية.
    Homer'ın etrafı mutlu şekilde ateş ve kükürtle çevriliydi. Open Subtitles "هومر) كان سعيدا محاطا بالنيران والكبريت)"
    Yaydığı onca arsenik, kurşun ve sülfürden dolayı yakın zamandan kapatılmış bir pil geri dönüşüm fabrikası var. Open Subtitles هناك منشأة لإعادة تصنيع البطاريات أغلقت مُؤخراً... بسبب كلّ الزرنيخ، الرصاص والكبريت الذي كان ينبعث منها.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد