ويكيبيديا

    "والكراهية" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • nefret ve
        
    • nefrete
        
    • de nefret
        
    • ve nefretin
        
    • ve nefret
        
    • ve nefretten
        
    • nefretle
        
    • nefrettir
        
    • ve nefreti
        
    Bilim adamlarına göre nefret ve aşk duyguları birbirine çok yakınmış. Open Subtitles العلماء يقولون بأن الحب والكراهية قريبات جدا لبعضهما هذا مااقوله للنساء
    Bu yasalar seks işçilerine karşı nefret ve yaftalamayı da sağlamlaştırıyor. TED هذه القوانين تشدد من وصمة العار والكراهية ضد محترفي الجنس.
    Uzun süre korkup incindiğin zaman korkun ve acın nefrete dönüşür ve nefretin dünyayı değiştirmeye başlar. Open Subtitles عندما تؤذى وتخاف لمدة طويلة الخوف والألم يتحولون إلى الكراهية والكراهية تبدأ بتغير العالم
    İçimizde, kanın kutsama olduğunu, sevginin de nefret olduğunu söyleyen bir hain var. Open Subtitles هناك أفعى بحديقتنا، الشخص الذي يقول أن الدماء مباركة والكراهية حب،
    Tanrı'nın huzurunda, gerçeği... korku ve nefretin ön yargılara dönüştüğü... beyinlerimizle değil... ama kalplerimizle... aramak gibi bir yükümlülüğümüz var. Open Subtitles لدينا واجب يفرضه الله للبحث عن الحقيقة ليس بعيوننا أو بعقولنا حيث يقوم الخوف والكراهية بتحويل المساواة لتحيز
    Yasama organımız günümüzün teknolosine uygun keskin ve yerinde yasalar çıkarmalı, konuşma özgürlüğü ve nefret söylemini ayırmalı. TED على مشرّعينا كتابة وإقرار تشريعات ذكية التي تعكس تكنولوجيا اليوم وأفكارنا عن الحرية والكراهية في الخطاب.
    Söyleyin bana aşk ve nefretten bu ikisinden hangisi en kötü bozuklukları oluşturur. Open Subtitles ‫أود منك أن تخبرني ‫بين الحب، والكراهية ‫أي من هذين ‫يخلق أسوأ إضطرابات؟
    Birkaç hafta sonra bir arkadaşımın evindeydim ve karşılaştığım bu nefret ve ırkçılık yüzünden moralim bozuk ve kızgındım. TED بعد عدة أسابيع كنت في منزل صديقٍ لي، وكنت مستاءة وغاضبة جدًا بشأن العنصرية والكراهية التي واجهتها.
    Biliyorsun, nefret ve sevgi arasında ince bir çizgi var. Open Subtitles كما تعلم، هناكل خط فاصل بين الحب والكراهية
    Çocukken tek sahip olduğu nefret ve savaşma isteğiydi. Open Subtitles منذ صباه الأشياء الوحيدة التي قدمت له هي العدوانية والكراهية
    Mesajı duyurmuştu ve tüm gördüğü şey nefret ve düşmanlıktı. Open Subtitles إنه يعلن رسالته على الملاْ وكل ما كان يحصده هو الأضطهاد والكراهية
    Çünkü dünyanın yok olduğu gün nefrete teslim olmadın, baban gibi teyzem gibi. Open Subtitles لان اليوم الذي دمر فيه عالمك أنت لم تستسلم للغضب والكراهية مثل والدك مثل خالتي
    İnsanların verdikleri kararlar hırsa, tutkuya, nefrete dayanır. Open Subtitles يتخذ البشر قرارات قائمة على الجشع والرغبة والكراهية.
    Bir de nefret. Onu unutmayalım sakın. Open Subtitles الندم والكراهية دعنا لا ننسى الأخيرة
    Altın, şan bir de nefret. Open Subtitles لأجل الذهب والمجد والكراهية
    Irçılığın ve nefretin, insanların hayatına müzik ve aşk aşılayarak tedavi olacağına, hem de gerçekten tedavi olacağına inanıyordu. Open Subtitles كان يؤمن أنه بإمكانه علاج العنصرية والكراهية بحقن الموسيقى والحب في حياة الناس
    Her yanımı korku ve nefret sarmıştı ve bu yüzden başıma gelen en güzel şeyi berbat ettim. Open Subtitles أنا امتلأ بالخوف والكراهية الذاتية أنني دمرت أفضل شيء ما حدث لي أي وقت مضى في حياتي
    Yeteneklerin şehvet ve tutkudan geliyorlar, öfke ve nefretten değil. Open Subtitles انها تأتي من شغف العاطفة وليس العدوان والكراهية
    nefretle kör olan hiçbir şey anlamaz. Open Subtitles عندما يُعمى المرء من آثار الغضب والكراهية لا يستطيع فهم شيء
    iğrenme ve nefrettir. Open Subtitles كلّ ما يمكني منحك إياه هوالقرف والكراهية
    Onlarsa çocuklarımıza şehveti, ihaneti ve nefreti öğretiyorlar. Open Subtitles أنهم يعلمون أطفالنا شهوة والخيانة، والكراهية.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد