Karşılıklı mutluluğa ve refahta ve zorlukta birbirine yardım etmeye ve teselli etmeye dayanır. | Open Subtitles | هو مقصود لبهجتهم المتبادلة والمساعده والراحه التى يعطيها بعضهم البعض فى الإزدهار والمصيبة |
Hafta sonları yoğun oluyor diye gelip yardım edeyim dedim. | Open Subtitles | العطلات تكون مزحومه وفقط أردت القدوم والمساعده |
Onu anladım ama ben herkesle anlaşabilirim ve senin dünyanı anlamaya, mümkünse yardım etmeye geldim... | Open Subtitles | ذلك ماسمعت ولكني أستطيع العمل مع أي أحد وأنا هنا لأتعلم عن عالمك والمساعده عندما أستطيع لذا |
Sonrasında eve gittim ve düşündüm ki belki buraya gelmeli ve bir şeyler satmaya yardım etmeye çalışmalıyım. | Open Subtitles | بعد ذلك رجعت البيت وبعد ذلك فكرت ربما يمكنني المجيء هنا والمساعده في بيع بعض الأشياء |
Yarın gelip yardım edersin. | Open Subtitles | يمكنكِ المجيء غداً والمساعده |