Biz de insanlar ve arılar karmaşık problemleri aynı şekilde mi çözüyorlar diye sorduk. | TED | لذلك فكرنا فيما إذا كان البشر والنحل قد يحلون المشاكل المعقدة بنفس الطريقة. |
Kontrolü kaybettiği zaman, kokusu değişecek ve arılar farkına varacak. | Open Subtitles | عندما تفقد السيطرة ستفقد رائحتها والنحل سيعرف |
Evlenmeden önce büyükbaban ve ben, köpekle yürüyüşe çıkardık... kuşlar ve arılar hakkında konuşurduk. | Open Subtitles | اتذكر شيئا فقط قبل ان اتزوج جدك وانا كنا نأخذ الكلب في نزهة اخذنا الحديث عن الطيور والنحل |
Kim olduğunu öğrendikten sonra katil arılarla tanışıp koma haberini alınca bunları sindirmek pek kolay olmuyor. | Open Subtitles | أنت تعرف، تعلم أنك، كما تعلمون، والنحل القاتلة وهذه الغيبوبة الأخبار، و انها مجرد الكثير الهضم، |
Kuşlarla arılara beni anlatıyorlar. | Open Subtitles | تَعْرفُ، يُعلّمونَ الطيورَ والنحل عنيّ. |
Ayrıca öğrendim ki, Katie ile bana söylediğin gibi kuşlu böcekli bir konuşma yapmamışsın. | Open Subtitles | اكتشفت ايضا انكى لم تخوضى محادثة العصافير والنحل مع كايت أبدا مثلما قلت أنكى فعلتى |
arılar ve mısır yığınları tam olarak mahâlli bir terörizmle bağlantılı değil. | Open Subtitles | محاصيل الذرة والنحل لا تقع تحت الإرهاب الداخلي لا.. |
Bir çok kişi bu kamyonlar ve arıların taşınması hakkında konuşuyormuş, ve buna kötü bakılıyormuş, ama bunu binlerce yıldır yapıyoruz. | TED | والكثير من الناس يتحدثون عن نقل الشاحنات والنحل ، وأنها سيئة ، ولكن فعلنا ذلك لآلاف السنين. |
Bunun "kuşlar ve arılar" konuşması olması bekleniyordu. | Open Subtitles | هذا كان من المفترض ان يكون حديثي معه بخصوص الطيور والنحل |
Bal ufak kolların ulaşabilmesi için çok derinde ve arılar hiç de mutlu değil. | Open Subtitles | العسل بعيد جداً للأذرع الصغيرة والنحل ليس سعيداً |
Ancak biz diğer hayvanlarla muhtemel bir bağ olup olmadığını merak ettik. Eğer insanlar ve arılar aynı şekilde düşünüyolarsa bizden çok farklı göründüklerinden dolayı şaşırtıcı olurdu. | TED | ولكننا تساءلنا إن كان هناك احتمال وجود صلة مع غيرها من الحيوانات. سيكون من المدهش إذا كان البشر والنحل يفكرون بشكل مماثل، حيث أنه يبدو مختلفا جدا عنا. |
ve arılar şiirimle beslenmeye gelir. | Open Subtitles | والنحل يأتي ليتغذّى على قصائدي |
Kuşlar ve arılar hakkında birşeyler soruyordu, ben de birkaç şey saçmaladım. | Open Subtitles | ..... كان يسأل عن الطيور والنحل وأنا تجنبت بعض التفاصيل |
Sen tam anlamıyla, 'kuşlar ve arılar' konuşmasının üzerine düşürdün topu. | Open Subtitles | ولكنكِ تماماً أهملتِ الأمر في محادثة "العصافير والنحل" |
Onlar şimdi tıpkı çiçekler ve arılar gibi birbirlerine bağlı. | Open Subtitles | نحن مرتبطون الآن كالزهور والنحل. لكني أريد أن نكون قريبين معاً... |
Artık çiçekler ve arılar gibi birbirimize bağlıyız. | Open Subtitles | "الزهور والنحل"، ذلك هو. -ماذا ؟ هل كسرت الشفرة ؟ |
Şimdi ne yapıyoruz "Kuşlar ve arılar" denilen şey konuşur. | Open Subtitles | ما نفعله هنا هو أننا نحظى بحديث يدعى : "حديث الطيور والنحل". |
Şey, söyledikleri gibi... Kuşlar ve arılar mı? | Open Subtitles | حَسناً، كما وَضعوه , uh, الطيور والنحل. |
- Bilirsin. Kuşlar... - Evet, ve arılar. | Open Subtitles | تعرف الطيور نعم، والنحل |
Müziği kuşlar ve arılarla mı harcıyorsun? | Open Subtitles | تعزفين الموسيقى هباء للطيور والنحل ؟ |
Sivrisineklerle, arılarla, ayılarla, yılanlarla, keseli sıçanlarla zehirli meşelerle karşılaşmayı göze alıyorsunuz. | Open Subtitles | -لا أعتقد ذلك قما بإيصال سلامي لكل البعوض والنحل والدببة والثعابين وحيوانات الأبوسوم والبلوط السام |
Ve ayrıca arılara. | Open Subtitles | والنحل أيضا. |
Onunla kuşlu ve böcekli konuları sen konuşacaksın. | Open Subtitles | انت ستكلف العصافير والنحل للتحدث معه |
Kuşlar, arılar ve dört, beş, altılar. | Open Subtitles | عن اي شيء , الطيور والنحل الاول والثاني والثالث |
Bildiğiniz gibi dünya 1700 yılına kadar Pappusçular ve Pappusçu olmayanlar olarak ikiye ayrılırdı ta ki 1999 yılında, Thomas Hales, Pappus ve arıların haklı olduğunu kanıtlayana kadar-- kullanılacak en iyi şekil altıgendi. Böylece bir teorem oldu, bal peteği teoremi, | TED | وإنقسم الناس بين مؤيدين و معارضين و مرت 1700 سنة بعد ذلك عندما قام توماس هيلز عام 1999 بإثبات أن المؤيدين والنحل على حق وإن الأفضل هو |