Senden hoşlandığım ilk ve tek andı. | Open Subtitles | هذه هي المرة الأولى والوحيدة التي أعجبت بك |
Altı aydır kapı komşularıyız ve tek gördüğüm ortalıkta kamburunu çıkararak dolaşan şişman kardeşi. | Open Subtitles | نحن نسكن في جوارهم منذ ستة أشهر.. والوحيدة التي أراها هي أختها السمينة التي تتجول في الجوار. |
Sen, kocasının gizli serviste çalıştığını öğrenen ilk ve tek eşsin. | Open Subtitles | أنتِ أول زوجة والوحيدة التي تعرف بأن زوجها مُخْبِر سرٍيٍ |
Derhal. Ben biliyorum en iyi ve tek yolu. | Open Subtitles | على الفور بالطريقة الأفضل والوحيدة التي أعرفها |
Connecticut eyaleti mammogramın ardından kadına meme yoğunluğunun bildirilmesini zorunlu kılan ilk ve tek eyalet. | TED | ان ولاية كونيتيكت هي الولاية الاولى والوحيدة التي الزمت بان تحصل النساء على تقرير بكثافة الثدي لديهن بعد كل فحص ماموغراف |
Ben başrol olarak bir Emmy kazanan ilk ve tek Latin kadın olalı 12 yıl geçti. | TED | لقد مر 12 عاماً على كوني الممثلة اللاتينية الأولى والوحيدة التي تفوز بجائزة "إيمي" على دور بطولة. |