Bu manzarayla karşılaştım. Tepeler ve vadiler... | TED | وقد كان هذا المشهد الذي رأيته حينها .. هذه التلال .. والوديان |
Oradaki iklimi, mümkün yaşam formlarını, dağlarda vadiler, kraterler hayal etti. | Open Subtitles | لقد تكهّن بوجود الجبال والوديان والفوهات على سطح القمر وطقس القمر وإمكانية النزوح إلى القمر |
Harita üzerinde uzaklık sadece 150 kilometre civarındaydı ancak dağlar ve vadiler hesaba katıldığında 300 kilometreye çıkıyordu. | Open Subtitles | على الخريطه كانت المسافه تُقـدر فقط بـ 150 كيلـومتـر لكن عندما تضع الجبال والوديان فى الأعتبار فأن الرقم يقفز إلى 300 كيلومتر |
Tanrım, tepelerin ve vadilerin efendisi, güzelliğini yok etmek üzere olduğumuz için bize karşı hoşgörülü ol. | Open Subtitles | يا إلهي، رب التلال والوديان تحلّ بالصبر معنا لأننا على وشك تدمير ما أبدعته |
"Bunu takardı ve sana sihirli vadilerin arasında bir krallıktan bahseden sıradışı, garip hikayeler anlatırdı." | Open Subtitles | قد يدع هذا و يحكى لك قصص قبل النوم الأكثر استثنائية حول الممالك السحرية والوديان المقلوبة |
Yüksek zirveli dağları, bereketli vadileri, uzak manzaralarıyla güzel bir ülke. | TED | إنها بلد جميلة المناظر الطبيعية النائية مع الجبال عالية الذروة والوديان الخصبة. |
Ben bunu bir nevi ahkali manzara olarak hayal ediyorum içinde bilinçli varlıkların bireysel ve toplumsal refah farklılıklarına denk gelen tepeler ve vadiler mevcut. | TED | وانا افكر في كل هذا كما لو انه " منظر طبيعي أخلاقي " مليئ بالجبال والوديان والتي تتجاوب مع اختلاف وجودنا كمخلوقات واعية سواء كانت تلك الاخلاق شخصية او جماعية |
Ve vadiler üç vilayet ötede. | Open Subtitles | Ohhh، والوديان ثلاثة المقاطعات بعيداً. |
Şehri, düzlükleri, vadileri insanlara yapmak istedikleri, almak istedikleri şeyleri yaptılar. | Open Subtitles | تاركة للإنسان المدن والسهول، والوديان لكي يفعل ما يريد، لكي يأخذ ما يريد. |