Gittiği yerler bitirdiği işler, becerdiği kadınlar. ve hatta öldürdüğü kişiler. | Open Subtitles | كان يتكلم عن الأماكن التى ذهب أليها والوظائف التى عمل بها |
Ekonomik ve işsizlikle ilgili kaygılar yüzünden amme hizmeti geri planda kaldı. | Open Subtitles | الدافع تجاه خدمة المجتمع قد أخذ حيزاً من حيث الشؤون الاقتصادية والوظائف |
Kişisel imaj sektörüne ve yarattığı işlere bakın, çevirdiği hasılata bakın. | TED | انظروا لكل التجارة التي تسوق صورة الذات المثلى والوظائف التي تنبثق منها، والعوائد المادية التي تولدها. |
Bu ilginç rahatsızlığı açıklamak için, beyindeki görme bölgelerinin yapılarına ve işlevlerine bakıyoruz. | TED | لتفسير هذه الاضطراب الغريب، نحن ننظر إلى البنية والوظائف التابعة للمسارات البصرية الطبيعية في المخ. |
Dürtü kontrolü ve yürütme fonksiyonu için gerekli olan prefrontal korteksi engelliyor, ki bu alan, öğrenme için kritik bir alandır. | TED | ويمنع قشرة الفصّ الجبهي الضرورية للسيطرة على الانفعالات والوظائف التنفيذية المنطقة الحساسة للتعلّم |
Her gün eve gelir, ödevlerimi ve ev işlerini halleder, sonra da annemin dönmesini beklerdim. | TED | كنت كل يوم أوصل نفسي للمنزل بعد المدرسة وأقوم بالواجبات والوظائف الدراسية، وانتظر أُمي لتعود للمنزل. |
Dünya hâlâ bize güvenli bir faaliyet alanına geçiş yapabileceğimiz ekosistem hizmet ve işlevlerini sağlıyor. | TED | لا تزال الأرض تمدنا بفوائد النظام البيئي والوظائف التي تسمح لنا بعودة إلى مجال عمل آمن. |
Bu malzemelerin, mimari uygulamada çeşitli şekil ve fonksiyonlarının olması beklenebilir. | TED | يُتوقع أن لديها الكثير من الأشكال والوظائف في إطار ممارسة الهندسة المعمارية. |
Tıpkı, yetersiz miktardaki gıda ve işin nasıl dağıtılacağı gibi. | Open Subtitles | مثل كيف يجب أن توزع الإمدادات الغير كافية من الغذاء والوظائف ؟ |
Bir çok insanın isim ve iş bilgilerini değiştirdik. | Open Subtitles | قمنا بتغير الأسماء والوظائف للكثير من الناس المتورطين |
Olaylardaki insanların mahremiyetini korumak amacıyla pek çok karakterin ismi ve mesleği değiştirilmiştir. | Open Subtitles | من أجلِ حماية خصوصياتهم قمنا بتغير الأسماء والوظائف للكثير من الناس المتورطين |
ve ileriye dönük olarak da, sanırım aynı şey... staj ve işlerde de geçerli. | Open Subtitles | ومستقبلاً , وسيكون الأمر مشابه بخصوص فترة التدريب والوظائف |
Nefes alma ve hayati değerleri normal. | Open Subtitles | مجرى الهواء والوظائف الحيوية تعملان بشكل سليم |
Maaşlar kesattı, herkes işini birden kaybetmeye başladı Wall Street'in trilyonları vardı ve herkes onlarla dalga geçiyordu. | Open Subtitles | كانت الرواتب راكدة, والوظائف تختفي, وال ستريت حصل على تريليونات الدولارات, وكان الجميع يضحك عليهم. |
Gerçekten de sağlık sigortası ve esnek işler konusunda hatta emeklilik gelirinde dahi reform yapsanız bile bunun kayda değer bir ekonomik getirisi olacağı kesinlikle kuşku götürür. | Open Subtitles | ان اعدت جدولة مرتبات المرضى والوظائف الهامشية والتقاعد المبكر فلن يكون هناك فائض مالي من اي نوع |
Bağışçılarla konuştuğun zaman, ekonomiden, iş imkanlarında, toplu konuttan bahset, ve Langston'a laf atma. | Open Subtitles | عندما تتحدث مع المتبرعين فتكلم عن الاقتصاد والوظائف والإسكان ولا تسئ إلى لانغستون |
Savunma Bakanlığı, orduya asker ve sivil memur alımını arttıracak. | Open Subtitles | وسوف تكثف وزارة الدفاع التوظيف والوظائف المدنية |
Sevgililerin, işlerin ve anların olmuş. | Open Subtitles | لقد حظيتِ بالكثير من الأحباب والوظائف واللحظات |
Yolları tercih eden bazı gezginler maddeciliği, geleneksel işleri ve üniversite derecelerini bir maceranın zayıf ışığına tercih ediyor. | TED | بعض المسافرين يختارون الطريق بمحض إرادتهم، نابذين الحياة المادية، والوظائف التقليدية والدرجات الجامعية مقابل بريق المغامرة. |
Kadınlar iş hayatında, orta kademe yöneticilik ve diğer profesyonel pozisyonların toplam %50'sini oluşturuyor ancak şirketlerdeki üst düzey yönetici kadınların yüzdesi ise, bu rakamın üçte biri kadar bile değil. | TED | تمثل النساء خمسين بالمائة من الإدارة الوسطى والوظائف المهنية، ولكن نِسب النساء المترأسات للشركات لا تمثل حتى ثلث ذلك الرقم. |