Mesele onların ne istediği değil, senin ne istediğin oğlum. | Open Subtitles | ياصاح، الامر لا يتعلق بما يردن وانما بما تريدة انت |
Laboratuvarda çalışıyorlardı, ve işi okul ödevi olarak değil, yaşamlarının bir parçası olarak görüyorlardı. | TED | كانوا يعملون في المختبر، واعتبروا ذلك العمل ليس كعمل دراسي وانما كحياتهم. |
Sadece sağlık faydalarına değil, çevresel faydaya da sahipsiniz. | TED | فالفائدة هنا ليست فقط من الناحية الصحية, وانما ايضاً من الناحية البيئية. |
Ziyan edilecek suyumuz yok. Sadece iç! | Open Subtitles | ليس لدينا ماء يكفي للغسيل وانما للشرب فقط |
Çocuklar, tek yaşamak için değil fiziksel ve zihinsel gelişimleri için de yemeliler. | TED | يحتاج الاطفال للطعام ليس للعيش فحسب وانما للنمو العقلى والجسدى ايضا |
Burada olan ve benden sonra iki ay bunu izleyen bir belgesel yazarı, içinde arı kalmamış boş beyaz kutuları arı kovanları olarak değil mezarlık olarak tanımladı. | TED | واحد كتاب الوثائقيات,تواجد هنا والقى نظرة بعد شهرين من مغادرتى ،وصف ذلك بأنه ليس بخلية نحل وانما بساحة مقبرة، مع وجود هذة الصناديق البيضاء الفارغة من النحل. |
Evet ama böylesi değil. Birimizin birşeyler yapmasını isterdi. | Open Subtitles | نعم ، ولكن ليس مما ذكرتم ، وانما يقوم احدنا بعمل شاهد على قبرها |
Anne, ben Kral değil, âşık olan her erkek gibi çaresiz, kararsız, sabırsız, umutlu, korkak bir adamım. | Open Subtitles | أن ,ما تريه أمامك ليس الملك وانما شخص مسكين قلق ومتلهف ومتفائل وخائف كأى رجل وقع فى الحب. |
Sadece yakın arkadaşım değil, kardeşimdir de! | Open Subtitles | انه ليس فقط صديقى العزيز وانما هو شقيقى ايضا |
Cazibesinden değil. Vietnam'da kazandı. Ormanda. | Open Subtitles | من الواضح , ان ذلك لم يكن لجماله وانما فاز به فى فيتنام , فى الادغال |
Bu dağıtmak için değil, içmek için. | Open Subtitles | انه ليس للتوزيع ايها الضابط وانما للأحتساء |
Sadece bana değil bütün dünyaya.. | Open Subtitles | حتى ان اثبت انني لست المجرم وانما شخصاً آخر |
Çantasını taşımak değil, içini şehir için yararlı şeylerle doldurmak bile benim için bir onurdur. | Open Subtitles | انني اتشرف ليس بحمل حقيبته فقط وانما بملئها بالاغراض التي اظن ان المدينة تحتاج اليها |
Yalnızca örümcek kafalı bir hödük değil, aynı zamanda bir canavar, tehlikeli bir adamdır. | Open Subtitles | ليس مجرد رقبة حمراء بتفكير منحصر وانما شيطان حقيقي شخص خطر |
Durdum tepe başında, heyecanımdan değil taze bir ölümün soluğu uğruna. | Open Subtitles | انا اقف على التل ليس للتشويق وانما لاستنئاق جريمة نقية |
Ama Rajiv'in karısı değil Arjun'un karısı. | Open Subtitles | سوف تصبح زوجة ابنى فعلا.. ولكن كزوجة ليس لراجيف وانما لآرجون |
Microsoft'un hikayesi daha çok... bu Microsoftun tekeli değil de OEM lerinkiymiş gibi görünüyor. | Open Subtitles | تبدو قصة ميكروسوفت على الاغلب بانه لم تكن هذه قضية ميكروسوفت وانما قضية مصنعي القطع |
Hayır, bu mucize değildi, Sadece bir rastlantı. Hayat onlarla dolu. | Open Subtitles | لم يكن معجزة وانما حادثا والحياة مليئة بالحوادث. |