"وبائس" - ترجمة من عربي إلى تركي

• ve

Bir tarafın bunun sapkın ve acınası olduğunu biliyor ama sen sadece habercilik yapıyorsun değil mi?
يوجد جزء منك يعرف ان ذلك منحرف وبائس, ولكن

Ta ki yalnız, sefil ve zavallı bir şekilde tek başınıza ölene kadar.
حتى تموت أخيراً بمفردك مثير للشفقة وبائس وحزين

Tanrım, bu civarda gerçekleşmiş en harika şey oldu ve sen sadece taşakları sarkmış bir ödlek misin?
يا الهي ، العمل الرائع الذي قمت به كان لأنك يائس وبائس اللعنة عليك

İşini kurtarmış ve bir kadınla birlikte olmuş bir adama göre biraz kaybolmuş ve ümitsiz görünüyorsun.
بالنسبة لرجل احتفظ بوظيفته اليوم، ومارس الحب تبدو تائهاً قليلاً وبائس

Ama sürekli korkuyordun ve rezil bir haldeydin.
الأمر فقط أنّك كنت مذعور وبائس طوال الوقت.

Su altını renklendirmeyle ilgili 88 yıl önce başlayan, ilk renkli su altı fotoğrafları çekmeye çalışan Bill Longley ve Charles Martin'e dair uzun ve sefil bir hikâye var.
لذا نجد أن هناك تاريخ طويل وبائس لإحضار الألوان تحت الماء، وهو بدأ قبل 88 عاماً مع "بيل لونجلي" و"تشارلز مارتن"، الذين كانوا يحاولون التقاط أول صورة ملونة تحت الماء.

İnan bana. Sen zengin ve mutsuz olurdun, o da flanel giyerdi.
ثق بي، ستكون ثري وبائس وهو سيرتدي الصوف

-Yani onu cezalandırmak için dışarıda tek başına ve sefalet içinde oturuyorsun, öyle mi?
المدرسي، لذا... لذا... تعاقبة بالبقاء لوحدك هنا وحيد وبائس.

Çıldırmaktan kastın yalnızlık, azgınlık ve umutsuzluksa ayrı.
إذا كنت تعني بمجنون, وحيد,بقرن,وبائس

Medusa'nın etrafındakiler sadece taş, sert cisimler, taşa dönmüş canlılardan oluşmaktadır, bu açıdan bakıldığında çok kasvetli ve ıssız bir yer olmalıdır.
كل ما حول (ميدوسا) عبارة عن صخر، وأشياء متحجّرة، أي كائن حي فيما مضى وتحوّل إلى حجارة، لذا لابد وأنه مكان مقفر وبائس.

Ama ben akıllı ve acınacak durumdaydım.
ذكيّاً... وبائس أخبرني مَن هو العبقريّ

Hayır, sadece yalnız ve perişanım.
إنني وحيد وبائس هناك فرق

Aç ve sefil durumdayım. Hayır.
أنا جائع وبائس

Soğuk ve berbat.
-بارد وبائس .