Onun için bir denizaltıya ameliyat ekibi ve mürettebat yerleştireceğiz onu küçültüp bir atardamardan içeri enjekte edeceğiz. | Open Subtitles | ولذلك سوف نقوم بوضع غواصة وبداخلها فريق طبى وسوف نقوم بتصغيره جدا ونقوم بحقنه فى الشريان |
Sıcak, yumuşak ve nemli... | Open Subtitles | دافئة، ناعمة، رطبة وبداخلها بذور، ومدوّرة |
Bu yuvaların çapları 3 cm'ye yakındır ve eğer şanslıysanız içlerinde bunlardan birini bulabilirsiniz. | Open Subtitles | عرضها يتجاوز الأنش وبداخلها إذا كنت محظوظا أحيانا تجد واحدة من هذه. |
Büyük torununun olduğu ve çalıştığı kafeye gelenleri değil. | Open Subtitles | ليس من المقاهي التي يعملون بها وبداخلها أحفادهم |
Bana göre, araba içinde birinin oturduğu büyük metal bir kutudan ibaret. | Open Subtitles | بالنسبة إلي فإن السيارة عبارة عن صندوق من المعدن وبداخلها شخص ما |
dediler. Bana, içinde az miktarda toz olan kilitlenebilir plastik torbada bir şey verdiler. | TED | أعطوني حقيبة صغيرة من البلاستيك تغلق بسحابة وبداخلها قليل من مسحوق. |
Büyük torununun olduğu ve çalıştığı kafeye gelenleri değil. | Open Subtitles | ليس من المقاهي التي يعملون بها وبداخلها أحفادهم |
Evet bu da uçurumdan alevler içerisinde yuvarlanan ve içinde çocukların çığlık attığı okul servisine benziyor | Open Subtitles | وهذهتشبهحافلةمدرسة... تذهب إلى منحدر من النيران، وبداخلها أطفال يصرخون |
Burnu ve genzi zarar görmüş. | Open Subtitles | هناك ضرر كبير بفتحات الانف وبداخلها. |
İçeride herkes panik ve korku içindeydi. | Open Subtitles | وبداخلها كان هناك الرعب و الخوف |
Bence bir hikaye var ve bir erkekle ilgili olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك قصة وبداخلها شخص ما |
Güney Amerika'da, birisi, bir Sauropod yumurtası buldu... ve yumurtanın içinde bir bebek Sauropod vardı. | Open Subtitles | وجد أحد الأشخاص في جنوب أمريكا بيضة "السوروبود" وبداخلها صغير "السوروبود" |
ve tek bildiğim David içindeyken kalkış yaptığı | Open Subtitles | وكل ما أعرفه أنها أقلعت وبداخلها (ديفيد) |
Kız kardeşin için ve içinde para var, bu yüzden dikkatli ol. | Open Subtitles | إنها لأختك وبداخلها نقود |
Bir blok yukarıda park halinde, ve içinde, | Open Subtitles | توقفت عند المبنى وبداخلها |
Hudson Valley Sağlıkevi en yeni ve en yararlı ekipmanlarıyla hizmete hazır olacaktır. | Open Subtitles | ستُفتح قريباً مصحّة (هادسون فالي) وبداخلها أحدث وأفضل المعدّات |
İçinde Pam, Jessica, Tara ve sen vardınız. | Open Subtitles | وبداخلها رأيت (بام)، (جيسيكا)، و(تارا) وأنت... |
ve içeride... kekler. | Open Subtitles | وبداخلها... .. |
Hiçbir dişi kuş içinde bırakın birkaç yumurtayla uçmayı, bir yumurtayla bile uçamaz. | Open Subtitles | لا يمكن لأنثى من الطيور أن تطير وبداخلها بيضة ناهيك عن بيض عديد، لأيام أَو أسابيع التي تحتاجها لتتكون. |
Nasıl oluyor da arabanız içinde bir bombayla bir konsolosluğun önüne bırakılıyor? | Open Subtitles | لذا، إخبرني، كيف أصبحت سيارتك مركونة خارج القنصلية الفيتنامية وبداخلها قنبلة؟ |