Mezarı eşeledi, stres yüzünden anırdı ve orada öylece durdu. | TED | لقد رقدت على القبر، ونهقت بألم، وبقيت هناك. |
"Eşyalarımı toplamam lazım. Geç gelirim." ve orada 20 yıl kaldın. | Open Subtitles | يجب أن أحضر أغراضي سأتأخر وبقيت هناك عشرون سنة |
Ülkemizin ayakta durması için, Haruna-sama'nın küçüklüğünde, ...o başka bir ülke tarafından tek rehine olarak alınmış ve orada tutulmuştu. | Open Subtitles | لأجل بقاء مدينتنا عندما كانت السيدة هارونا صغيرة تم أخذها رهينة لمدينة أخرى وبقيت هناك |
Ararat Hastanesi'ne DNA örnekleri almak için nakledildi ve sonuçlar çıkana kadar orada kaldı. | Open Subtitles | وتم نقلها إلي المستشفي حيثُ قاموا بأخذِ حمضها النووي وبقيت هناك إلي أن جاءت نتائج الفحوصات |
Tercüman olarak gitti ve orada kaldı. | Open Subtitles | ذهبت كمترجمــة وبقيت هناك |
Bu çatıya ve orada iki saat dikildi. | Open Subtitles | إلى هذا السطح وبقيت هناك لساعتين كاملتين |
Bana kızın bilerek ve isteyerek o eve, o tavan arasına gittiğini ve orada 13 yıl kaldığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | انت تقولين انها ذهبت برضاها الى ذلك المنزل، الى ذلك القبو وبقيت هناك ١٣ عاما ؟ |
- Eve gittim ve orada kaldım. | Open Subtitles | ذهبت للمنزل وبقيت هناك |
15 yıl orada kaldı. | Open Subtitles | وبقيت هناك لـ 15 سنة |