Bir dakika kadar ağladı. Sonra yerinden kalktı, tekrar tabureye çıktı ve yara bandı kutusuna uzandı, yarasının üzerine bir bant yapıştırmak için. | TED | وبكى لدقيقة ثم عاد ووقف، ووقف على الكرسي مجددًا ومد يده ليأخذ علبة من اللاصقات الطبية ليضع واحدة على جرحه. |
Güzel bir kelime oyunu var, hem kasabada olanların çetelesini tuttu, hem de çığırtarak ağladı. | Open Subtitles | هذا لعب ذكيّ على الكلام إذ سجّل أحداث البلدة وبكى كثيراً |
Acaba sevdiklerinden biri kurtulup onun için ağladı mı? | Open Subtitles | أتساءل عما إذا كان أي شخص هرب أحبه وبكى عنه. |
Buralara yakın bir yerde oturdum ve beni uzaklara götüren suda ağladım. | Open Subtitles | جلست غير بعيد عن هذا المكان وبكى في مياه الذي حملني بعيدا جدا. |
Ginger şekerleme yiyordu düşürdü ve çocuklar da ağlamaya başladı. | Open Subtitles | وكانت جينجر تأكل فطيرة وأوقعتها وبكى الاطفال |
Bir gün annesi sarhoşken öyle dedi. Raul bütün gün ağlamıştı. | Open Subtitles | لقد قالته امه مره عندما كانت سكرانه وبكى "رؤول" طوال اليوم |
Sen de biliyorsun ki Haşmet, Hıncal'ın elini tutup ağladı ve ona hasta yatağında ona su içirdi. | Open Subtitles | ...أرأيت, مايكل, جايل مسك يد برايان وبكى وشربه بعض الماء, وهو على سرير المستشفى |
Ve sonra ağladı. Ve devam etti. | Open Subtitles | وبكى بعد أن انتهينا وخلال الممارسة |
Vazgeçirmeye çalıştık ama çok ağladı. | Open Subtitles | نحن حاولنا تعديل رأيه لكنه بكى وبكى |
Yalvardı ve ağladı ve herkes gülüyordu. | Open Subtitles | وقد توسّل وبكى وضحك الجميع |
Yukarı çıkıp bebekler gibi ağladı. | Open Subtitles | ذهب للأعلى وبكى كطفل |
Christine ağladı, sen gittin. Michael Vincent ağladı, ben gittim. | Open Subtitles | بكت (كريستين)، فذهبتِ أنتِ، وبكى (مايكل فنسنت)، فذهبتُ أنا. |
Bonnie'nin telefonunu kapattırdı. Gözünde yaş kalmayana dek ağladı ve içindeki tüm derdi kederi boşalttı. | Open Subtitles | {\pos(190,230)} ألغى خطّ (بوني) الهاتفيّ، وبكى حتّى جفّت دموعه |
Bonnie'nin telefonunu kapattırdı. Gözünde yaş kalmayana dek ağladı ve içindeki tüm derdi kederi boşalttı. | Open Subtitles | ألغى خطّ (بوني) الهاتفيّ، وبكى حتّى جفّت دموعه |
Demir ve tüm diğer metaller de ağladı. | Open Subtitles | وبكى الحديد وكل المعادن |
Uyuyana kadar öyle ağladı. | Open Subtitles | وبكى حتى نام |
Bağırdım, ağladım, siktirip gitmesini söyledim. | Open Subtitles | صرخ, وبكى . أخبرته بأن يتوقف |
Neelima'm öldüğünde Nina'ma sarıldım ve ağladım. | Open Subtitles | عندما توفي Neelima ... ... أنا احتضن لها وبكى نينا. |
Bunu duyunca, bir çocuk olduktan sonra tanrı Vishnu ağlamaya başladı ve onun güzel yüzünü görünce şefkat ve mutluluk gözyaşları anne Kausalia'nın gözlerinden döküldü | Open Subtitles | " عند سماع هذا ، تصور اللورد " فيشنو شكل الطفل ، وبكى بهذا الشكل ، بدا جميلا جدا حتى أن " كوشاليا " تأثر حتى البكاء |
İskender ele geçirecek ülke kalmadığını öğrenince ağlamıştı. | Open Subtitles | وبكى (ألكسندر) حين علم أنّه لم يعد هناك عوالم لغزوها |