Öyle çok ağladım ki, beni avutmak niyetiyle benim için deli olduğunu söyledi. | Open Subtitles | وبكيت كثيرا ولكي يواسيني قال انه كان مجنونا بي بشكل كبير ست سنوات |
Ve bu gece olmasa da, bu hikayeyi anlatırken defalarca kez ağladım. | Open Subtitles | وبكيت كثيراً وأنا أحكي القِصّة ربّمـــا لم أبكِ هــــــذه الـــليلة ولكنّي بكيت. |
Ama üzülmüş veya şoka girmiş gibi bir hâlleri de yoktu ve dönüp binaya girdim dosdoğru odaya gittim ve ağladım. | TED | لم يبدُ عليهم أنهم كانوا مستائين أو في حالة صدمة، وهكذا دخلت إلى المبنى، مباشرة إلى ورشة العمل، وبكيت. |
Bir toplantıda atar yaptın ağladın veya birini yumrkladın | Open Subtitles | أنك أفتعلت مصيبة في اجتماع وبكيت أو لكمت أحدهم |
Her şey yok oldu. Televizyonda gördüm. Bebek gibi ağlamıştım. | Open Subtitles | كل شيء تحطم رأيت ذلك عالتلفاز ، وبكيت مثل الطفل |
Mesela kardeşimin bana, Bay Giggles'in, arabanın altında kaldığını söyleyip, beni bir kaç saat ağlattıktan sonra kediyi yatağıma kedirip ölmediğini göstermesi gibi. | Open Subtitles | مثل ذلك الوقت قال أخي لي السيد الضحك حصلت على ضرب من قبل سيارة، وبكيت لساعات، و حتى أحضر القطة إلى غرفة نومي |
Kayalıkların her tarafına uzanan bu hasarı ilk gördüğüm zaman, dalış takımımla dipteki kuma çöktüm ve ağladım. | TED | عندما رأيت هذا الضرر لأول مرة؛ تمددتُ علي طول الطريق أسفل الشعاب وغَرقت في الرمل في معدات الغوص، وبكيت. |
Mücadele edip karşılık verdim, sonunda elinden kurtuldum. İş yerinde banyoya saklanıp dakikalarca ağladım. | TED | كافحت وقاومت وتمكنت من الهرب في النهاية، تواريت في حمّام المنظمة وبكيت وبكيت. |
Evet gittim ve ağladım. Ödeşeceğimize yemin ettim. | Open Subtitles | ورجعت للمنزل وبكيت بشدة واقسمت على ان اردها |
Artı, uyandım ve ağladım çünkü alnımın kırışıklarının arttığını düşündüm. | Open Subtitles | وأنا قصيرة للغاية. إضافةً، استيقظت وبكيت اعتقاداً بأنني حصلت على التجاعيد |
Dışarısı oldukça soğuktu bu yüzden uyku tulumdayken oldukça yakınlaştık ve sonra, ben defalarca ağladım o da nedenini merak edermiş gibi duruyordu. | Open Subtitles | وفيما بعد , لقد بكيت وبكيت وبكيت , وتظاهر بانه يفهم لماذا . لذا فهمت لماذا حملتي؟ |
Beni arayıp, senin komada olduğunu söylediklerinde Sam, çok ağladım ve Tanrı'ya dua ettim, | Open Subtitles | عندما أتصلوا بي و أخبروني انك بغيبوبه سام, لقد بكيت وبكيت, وصليت لله |
Masadakileri bitirmiştim... ..kustum, bir çocuk gibi ağladım. | Open Subtitles | وركضت مسرعاً من تلك المائدة وتقيأت وبكيت كالطفل |
Sonra hatıra olsun diye alınan o elips şeklindeki bozukluktan aldım ve onu kaybedince tekrar ağladım. | Open Subtitles | وبعد ذلك اشتريت واحدة من تلك العملات المعدنية المنتشرة التي يمكن ان تحصلي عليها للذكرى وبعد ذلك اضعتها وبكيت مجدداً |
Çok güçlü bir gerilim hissettim, karşılığı gördüğümde, ağladım. | Open Subtitles | شعرت بالتوتر وبكيت عندما اطلعني على النتيجة لم اتوقف عن البكاء |
Allah'ın belası kapıya yumruk üstüne yumruk attım. Artık yumruk atamayıncaya kadar ağladım. | Open Subtitles | لقد ضربت ثم ضربت ذلك الباب، وبكيت حتى لم أستطع |
Ben öldüğü zaman kendimi bebek Aaron'la birlikte morga kilitledim ve sesim kısılana kadar ağladım. | Open Subtitles | انت تعلم , عندما مات بين قمت بحبس نفسي في المشرحة مع طفل هارون وبكيت حتى بُح صوتي |
Bir porsuk kuyruğunu kopardı diye ağladın. | Open Subtitles | وبكيت لأنك أصريتي على قطع ذيلها |
Baba, Erin Brockovich'i iki kez izledik zaten. İkisinde de ağladın. | Open Subtitles | أبي أنت رأيت "ايرن بروتشوفيش" مرتين وبكيت في المرتين |
Ve sen ziyan edip ağladın. | Open Subtitles | وانت القيت بها بعيداً وبكيت |
Ama, gittiğim ilk toplantıda gerçekten ağlamıştım ve toplantının ses kaydını almıştım. | Open Subtitles | ولكني انهرت وبكيت في اول اجتماع ذهبت اليه وفي الواقع حصلت على شريط مسجل للاجتماع |
Mesela kardeşimin bana, Bay Giggles'in, arabanın altında kaldığını söyleyip, beni bir kaç saat ağlattıktan sonra kediyi yatağıma kedirip ölmediğini göstermesi gibi. | Open Subtitles | كالمرة التي أخبرني فيها أخي أن السيد "غيغلز" صدمته سيارة، وبكيت لساعات، حتى أحضر القط إلى غرفتي |