Yolculuk sırasında, çiçekli cepleri... olan bir kot, çiçekli ve kırmızı düğmeli bir bluz ve... lacivert bir hırka giyiyordum. | Open Subtitles | في تلك الرحلة كنت أرتدي بنطالاً من الجينز له جيوب مزهّرة وبلوزة مزهّرة لها أزرار حمراء |
Ön koltuğunda, bir silah, mermiler bir bluz, ve bir elbise. | Open Subtitles | على المقعد الامامي كان هناك مسدس، ورصاص وبلوزة وفستان |
"Sahil, Pearlmanns'larla kokteyl süslü küçük bluz, ve neşe." | Open Subtitles | .. "هذا " شاطئ الكوكتيلات مع "بيرلمانز " وبلوزة لامعة |
Bir başka güçlü döpiyesimiz takım elbise ve bluz. | Open Subtitles | لدينا مثال اخر قوي سترة وبلوزة |