Git ve bir silahlı asker birliği topla. Çabuk ve sessizce. | Open Subtitles | اذهب و جمّع فرقة من الرجال المسلحين بسرعة وبهدوء |
- Kesinlikle. Bunu hızlı ve sessizce yaratmak için, işi yapabilecek herkesi kiralayabilirler. | Open Subtitles | لبنائه بسرعه وبهدوء كانوا يستأجرون اي شخص يقوم بالعمل |
Plan şu, Marge. Sen onları konuştur. Ben sessizce dinleyeceğim ve yargılayacağım. | Open Subtitles | مارج انتِ تتكلمين وانا استمع وبهدوء سأحكم |
Bu tür şeylerde komşunun çıkması hep hoşuma gider ama adamın sabıkası yok, o yüzden sessiz ve ağırdan almak istiyorum. | Open Subtitles | دائما ما أحبذ الجار في مثل هذه الحالات لكن يا جماعة لا يوجد عنده سوابق أريد أن أبدأ بالأشياء البسطية وبهدوء |
Bu işin, yerel halka belli etmeden, sessiz sedasız halledilmesini istiyoruz. | Open Subtitles | لدينا أناس محليون هناك ولكننا نريد أن يتم الأمر على نطاق ضيق وبهدوء |
Bu gibi şeyler sessiz ve sakin halledilmelidir. | Open Subtitles | اشياء كهذه يجب ان نتعامل معها برفق وبهدوء |
Ama yeterince yüksek sesle ve yavaş konuşursan, | Open Subtitles | ولكني اكتشفت أني لو تحدثت بوضوح وبهدوء كاف, |
Şimdi, çocuğu yavaşça ver yoksa göze alabileceğinden fazla kan dökerim. | Open Subtitles | الأن سلم الطفل بلطيف , وبهدوء أنا سأسكب الكثير منك , يمكن أن تنقذ |
Yoksa sadece sessizce mavi kapıdan geri mi süzüldü? | Open Subtitles | أو هل انسلّ خفية وبهدوء عائداً عبر الباب الأزرق؟ |
Günlerle değil saatlerle sınırlıyız. Ayrıca bunu sessizce halletmeliyiz. | Open Subtitles | ليس لدينا متسع من الوقت لذا يجب أن نتحرك بسرعة وبهدوء أيضاً |
Sahte referanslar düzenledim ve sessizce Dr. Quentin olarak görev üstlendim. | Open Subtitles | لقد زوّرت خبراتى, وبهدوء اخذت مكانى ك الدكتور كونتين |
Tamam, sessizce gireceğiz. Hedefe varış iki dakika. | Open Subtitles | حسناً, سندخل على علو مسافة منخفضة وبهدوء الوقت المتبقي على الهدف دقيقتين |
Chicago ekibi binayı hızlı ve sessizce tarasın. | Open Subtitles | دع فريق شيكاغو يجتاح المبنى بسرعة وبهدوء |
Olmaması gereken bir şey görürseniz hızlıca ve sessizce problemi ortadan kaldırın. | Open Subtitles | إن رأيتم شيء لا يجب على هؤلاء الأشخاص رؤيته حلو المشكله بسرعه وبهدوء |
Eğer buraya şu hergeleleri gömmeye geldiysen... ..çabuk ol, ve işini sessizce yap. | Open Subtitles | جِئتَ هنا لدَفْن هؤلاء الأوغادِ... اذن أفعل سريعا وبهدوء |
Dönüm noktasına inmeliyiz, hızlı ve sessiz. | Open Subtitles | يجب أن نعود إلى تقاطع الطرق بسرعة وبهدوء |
Günaydın arkadaşlar. Yerlerinize geçin. Çabuk ve sessiz olun. | Open Subtitles | صباح الخير سيداتي سادتي اجلسوا من فضلكم بسرعة وبهدوء |
Gezilerimde koleksiyonlarının tasfiye edilmesini isteyen bir çok insan tanıdım, hızlı ve sessiz bir şekilde. | Open Subtitles | إلتقيتُ بالكثير من الناس في رحلاتي الذين يرغبون في الحصول على مثل هذه المجموعات المصّفاة بسرعة وبهدوء |
ve sakin olması aynı | Open Subtitles | وبهدوء وكأنه برنامج "إسألي مارثا ستيوارت" (برنامج للاستشارات النسائية) |
Bu işi temiz ve... sakin bir şekilde halledeceğim. | Open Subtitles | سأتولى ذلك بنظافة وبهدوء ... بااارت |
Bugün değil, ama yakında. yavaş yavaş. | Open Subtitles | ليس اليوم، ولكن قريباً، وبهدوء. |
Tamam, herkes kalksın ve yavaşça şuraya gitsin. | Open Subtitles | حسنٌ ليقف الجميع وبهدوء إتجهوا إلى هذه الجهة |