Ve internetin bu çeşit bir düşünceyi destekleyen bu tipteki kanıtlarla dolu olduğu ortaya çıktı. | TED | وتبين أن الويب مليء بهذا النوع من الأدلة التي تدعم هذا النوع من التفكير. |
Anlaşmazlıkların ortasında yaşamanın sağlığımıza zararlı olduğu ortaya çıktı. | TED | وتبين أن العيش في خضم الصراع سيئ جدًا لصحتنا. |
Hacizcinin aslında federal vergi memuru olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | وتبين أن الرجل الريبو الخاص هو في الواقع وكيل مصلحة الضرائب. |
Birçok kurbanda ciddi zihinsel bozukluklar olduğu ortaya çıktı... | Open Subtitles | وتبين أن الكثير من أولئك الضحايا قد تم تشخيصهم باضطرابات نفسية خطيرة |
Ve bu keşişin, kraliyet ailesi üyesi bir dük olduğu ortaya çıktı. | Open Subtitles | وتبين أن هذا الراهب كان دوقا من عائلة ملكية |
Ayrıca yalnız yaşamanın zararlı olduğu ortaya çıktı. | TED | وتبين أن تجربة الوحدة سامة. |