Hiyerarşik sistemdeki uyum kaybolup otorite seviyesinde ihtilaflar baş gösterdiği anda denek bundan faydalanıyor ve itaat etmeyi reddediyor. | Open Subtitles | بمجرد إختفاء الترابط التسلسلي الهرمي للنظام وظهور عدم الموافقة، عند مستوي السلطة ستأخذ الحالة إفضليتها وترفض أن تطيع |
Ve şimdi de Doktor Bryce bu düğün hediyemi kabul etmeyi reddediyor. | Open Subtitles | وترفض الدكتورة برايس الآن قبول هدية زفافي لكما |
Ve şimdi de aptal pilotlarından biri çocuk gibi davranıyor ve ilacını almayı reddediyor. | Open Subtitles | والان احد اعته طيارنك يتصرف كطفل وترفض تناول دوائه |
Birkaç gündür hastalığı nedeniyle çok zayıfladı. Yemek de yemiyor. | Open Subtitles | إنها مريضه منذ عدة أيام وأصبحت هزيلة وترفض الأكل |
Muhtemelen artılar ve eksilerin bir listesini çıkarır ve günün sonunda ikimize de tekmeyi basar. | Open Subtitles | لعلّها صممت قائمة من الإيجابيّات والسلبيات وترفض كلينا في النهاية. |
Yemek yemeği reddediyor. Serumla beslenmeye devam edecekti. Ancak onu da söküp atmış. | Open Subtitles | انها ترفض ان تاكل وترفض كل من يساعدها على ذلك لقدد ذكرت أن اخاها قد مات |
Şimdi de büyükanne kızı konsolosluğa getirdi, ve ayrılmayı reddediyor. | Open Subtitles | والآن الجدة أحضرت الفتاة للقنصلية وترفض الرحيل |
Tamamen sebepsiz yere havuzdan gitmeyi reddediyor. | Open Subtitles | إنَّها تبدو غير عقلانيةً تماماً وترفض أن تخرج من حمام السباحة |
Üzgünüm, bu Gina. Kendisi bipolar hastası ve ilaçlarını almayı reddediyor. | Open Subtitles | إنّها ثنائيّة القطب، وترفض أن تأخذ أدويتها. |
Ama bunu ispatlamak için yararlı çalışmalar yok çünkü devlet haberleşme endüstrisiyle haşır neşir durumda ve araştırma için yatırım yapmayı reddediyor. | Open Subtitles | لكن لا توجد أي دراسات جيدة لإثبات ذلك لأن الحكومة شريكة في مجال صناعة الاتصالات وترفض تمويل البحوث |
Ve gülüşün güneş bile kıskanıyor ve bulutların arkasından çıkmayı reddediyor biliyor ki gülüşünün yarısı kadar ile parlak olamaz. | Open Subtitles | وابتسامتك الشمس بنفسها تغار منها وترفض بالخروج من خلف السحب |
Beni besliyor, eğelendiriyor, yaralarımı sarıyor ayrıca benimle evlenmeyi de reddediyor, değil mi tatlım? | Open Subtitles | ... إنها تُطعمني ، تداعبني ، تصلح أشيائي ، وترفض الزواج مني ألستِ كذلك يا حبيبتي ؟ |
Kapanmayı reddediyor, para cezasını da ödemeyecek. | Open Subtitles | ـ تأبى التحشّم. وترفض دفع الغرامة. |
Ve şimdi de Doktor Bryce bu düğün hediyemi kabul etmeyi reddediyor. | Open Subtitles | وترفض الدكتورة (برايس) الآن قبول هدية زفافي لكما |
Üzgünüm ama Bayan Jones gördüğü muameleden memnun kalmadı ve çıkmayı reddediyor. | Open Subtitles | المعذرة, الآنسة (جونز) لم يعجبها معاملتكم لها وترفض أن تخرج |
Çok ağırkanlı. Bir şey de yemiyor. | Open Subtitles | انها راكدة وترفض الاكل |
Muhtemelen artılar ve eksilerin bir listesini çıkarır ve günün sonunda ikimize de tekmeyi basar. | Open Subtitles | لعلّها صممت قائمة من الإيجابيّات والسلبيات وترفض كلينا في النهاية |